En etkili ve kalıcı trafik çözümü işte budur!
Başiskele Belediye Başkanı Yasin Özlü, Nokta TV Genel Yayın Yönetmeni Gülşah Yücel ve Nokta Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Cansu Kızılkaya’nın sorunlarını yanıtladı.
Bende keyifle okudum, kentin kritik sorunları hakkında Nokta Medya’nın aldığı aksiyonların gıpta ile takip edildiğini de izliyorum.
Nokta TV Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akçaalan da inanılmaz bir mücadele veriyor. Kuruma çok şey kattı. Yönetimsel manada her detayı ince eliyor, sık dokuyor, istişare ediyor.
Böyle olunca da başarı kaçınılmaz bir gerçek tabi.
**
Başiskele Belediye Başkanı Yasin Özlü’nün ilçede yapılacak kavşak projeleri ile söyledikleri son derece kıymetli.
Yine geçmiş dönemde de çalışmalar yapıldığını, trafik yükünün ağırlaşması nedeniyle yetersiz kaldığını ifade etmesi de önemli bir gerçeklik.
Gölcük-İzmit hattındaki trafik yükünün, her ne türlü kara yolu ulaşım adımı atılırsa atılsın, artacağı ve zaman zaman yetersiz kalınacağını öngörüyoruz hep birlikte.
Yüzde 100 katılıyorum.
Evet raylı sistem konuşmalıyız, evet toplu ulaşım daha cazip hale gelmeli.
Noktasından virgülüne aynı fikirdeyim sayın başkanla.
Ama…!
**
Ne kadar kara yolu yaparsak yapalım, bir noktada sıkışabileceğimiz bir gerçek.
Doğru mu?
Evet.
Ne yapmalıyız?
Yeni seçenekleri üretmeliyiz?
Nasıl?
Bilmem ki, nasıl yapsak acaba?
Aaaaa!!!!
Bizim körfezimiz varmış!!!
Ya hiç aklıma gelmemişti!!!!
Bizim bir iç denizimiz var.
Ve bu içdenizimiz, doğru bir kurgu ile inanılmaz bir trafik yükünü sırtlayabilir.
Ama nasıl, nasıl, nasıl!!!
**
Benim minnacık aklımla, şehrin gündemine sokmak istediğim fikir şudur:
Bir kez daha, inatla ve inançla deniz ulaşımı.
Ama nasıl bir deniz ulaşımı?
Öncelikle bizim Başiskele’ye bir rıhtım yapmamız gerekiyor.
Kavaklı ve Değirmendere’de zaten var.
Başiskele’ye yapılacak rıhtım ile birlikte, vatandaşı deniz ulaşımına teşvik edici, en kötü saat başı kalkacak, ilçelerin mahallelerindeki önemli merkezlere ring sefer yapacak bir ulaşım ağını oluşturabiliriz gibi geliyor bana.
Bir de mevcut vapurlarımızın yanı sıra sisteme tıpkı Üsküdar’daki gibi, Beşiktaş’taki gibi İzmit’ten, Derince’den, Körfez’den kalkabilecek motorlar koysak?
İki saatte bir Derince’den kalkan motor rıhtımlara uğrasa ve geri dönse.
İzmit’ten çok daha sık bir şekilde bu motorları kaldırabilsek?
Sesli düşünüyorum sadece.
**
Bizim bir iç denizimiz var.
Ve kentin tüm trafiği bu iç denizin etrafında yoğunlaşıyor ve çekilmez bir hale geliyor.
Ancak asla ve asla deniz ulaşımını çok daha sürdürülebilir bir seçenek yapmak için mücadele etmiyoruz.
Bana bu durum hakikaten abes geliyor.
Biz bu denize neden küstük yahu?
Bakın, yemin ediyorum.
Bugün belediye yetki versin, özel tekneler İzmit-Gölcük, İzmit-Başiskele arası yolcu taşısa, binecek yer bulamayız.
**
Ya ne bileyim, düşünüyorum işte kendi kendime!!!
Bir Başiskeleli olarak, Başiskele’de başlayacak yol çalışmasından sonra mevcut seçenekler dahilinde yaşayacaklarımızı düşününce dehşete kapılıyorum.
Kolpaçino 1’de ne diyordu vurulan Ekrem rahmetli Aydemir Akbaş’ın canlandırdığı Sabri abiye: “Sıkılıyorum Sabri, bunalıyorum!”
Seçim mi var? Oy kaygısı mı var?
Herkes DEM Parti ile yakınlaşmasından dolayı Cumhur İttifakı’nın yerden yere vurulmasını istiyor.
Doğaldır. Nedenlerini tartışmaya gerek yok.
Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın mecliste konuşma fikri, benim uykularımı kaçırıyor.
Tepkili miyim? Evet.
Ama algılamaya çalışıyorum.
O yüzden de freni patlamış bir kamyon gibi eleştiremiyorum.
**
Bakıyorum çünkü.
Seçim mi var? Bir oy kaygısı mı söz konusu?
Hayır.
Bir belediye seçimi mi var? Kent uzlaşısı yaparak belediyeler kazanılmak mı isteniyor?
Hayır.
Bugün yapılan hamlelerin; Cumhur İttifakı’nın bugünkü pozisyonuna nasıl bir katkısı var?
Negatif.
Eee? O zaman nedenini sorguluyorum.
**
Bugün Ortadoğu’da neler yaşanıyor?
Anlatmaya gerek yok.
PKK/YPG kime hizmet ediyor?
İsrail.
Bu toprakları kim karıştırmak istiyor?
En başta İsrail ve maşası ABD.
Peki DEM-Dağ kadrosu-Teröristbaşı Öcalan-halk dörtgenine baktığımızda; MHP Genel Başkanı Bahçeli önderliğinde atılan adımlar nasıl bir sonuç doğuruyor?
Önder Apo diye uyutulan bir halka, terör örgütünün farklı bir el tarafından yönetildiği ayan beyan gösteriliyor olabilir mi?
**
Veyahut şöyle düşünelim.
Ben devletim, 101 tane düşmanım var.
101 düşmanımdan biri teröristbaşı Abdullah Öcalan.
Devlet olarak 1 düşmanı yöneterek, 100 olan düşman sayımı farz-ı misal 35’e düşürme imkanım var.
Yapar mıyım?
**
Rahmetli Mehmet Ali Birand demişti:
“Dünya değişir. Dünyada insanlara biçilen roller de değişir. Yarınlarda Abdullah Öcalan’ın meclise girebileceğini dahi görebiliriz.”
Kabullendiğim için söylemiyorum bunları.
Anlamaya çalışıyorum.
Oy kaygısı yok.
PKK terörü ülke içinde bitmiş, YPG-PKK İran-Suriye-Irak sınırında Gümüşhane kömesine dönmüş vaziyette.
Kent uzlaşısı kurmaya gerek yok.
O zaman devlet bu adımları neden atıyor?
Göreceğiz.
Eğer seçim öncesi bu hadiseler olsa; bugünkü gibi rahat bir psikolojide düşünmezdim.
Eğer yanı başımızda tarihin yeniden yazılmaya başladığı bir döneme giriş yapmıyor olsak, böyle anlamaya çalışmaz, itiraz seslerinin arasına eklerdim sesimi.
Sadece anlamaya çalışıyorum.
**
Bana göre bir ayrım yok ama eğer varsa bir ayrım; Türkler ve Kürtler birleştiğinde ne olmuş hatırlıyor musunuz?
Malazgirt.
Kılıcım, kınında.
İçimde bir ferahlık, bekliyorum sadece.
Sen ister yandaş de, ister yoldaş.
Anlamaya çalışıyorum sadece.
Dünyada yaşanan değişimi idrak etmeden, Türkiye’de yaşanan gelişmeleri okuyamayız.
Önümüzdeki fotoğraflar üzerinden yorum yaparsak, kolumuz kanadımız kırık kalır.
Ben popülist yaklaşmayacağım.
Terörü de kanıksamayacağım.
İzlemeye devam.
İpucu
Kendine en acımasız eleştirileri yöneltmek, nefsini değil Hakk’ı hakem tayin etmektir. Gerisini düşünürsen, nefse dalarsın. Sen farkında ol. Belki bulamayacaksın. Yolda olmak mesele. Farkında ol, ara. Teenniyi de unutma.
Pencereler – İzdiham Dergi