Ezber bozdu, gürül gürüldü!
Bugün çok sevdiğim, tertemiz, pırıl pırıl, hak ettiği değeri görmemiş, ancak çamurun içine düşen altın değerinden hiçbir şey kaybetmez misali bir şimdilik kenarda duran bir isim ile görüştüm.
Biraz sohbet ettikten sonra, “İnsanlara anlatacak bir şeyin kalmadı mı?” dedim.
“Var ama konuşturmuyorlar ki…” deyince…
“Sana bir kalem hediye etmek istiyorum” dedim.
Gülüştük, telefonu kapattık.
**
Nokta Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Cansu Kızılkaya’nın, “Şehrin İçinden” programını çok önemsiyoruz kurum olarak. Çünkü kent ve ilçe gündemi adına, yerinde ve akılcı, sorulması gerekenleri soruluyor programda.
Cansu’nun bugünkü konuğu ise AK Parti Gölcük İlçe Başkanı Kemal Yavuz’du.
AK Partili isimleri evvel dönemlerde konuk almak, onlara canlı yayında soru sormak, yönetemeyecekleri soruları yöneltmek zordu. Belki de hala zordur.
Ancak Kemal Yavuz bir delikanlılık timsali göstererek, “Bana istediğiniz her soruyu lütfen sorun. Ağırlarını da sorun. Ben bu kentte açıklayamadığım hiçbir şeye bulaşmamışım ki, yayında gelecek sorudan endişe edeyim” dedi.
Ezber bozdu Kemal Yavuz. Cumhur İttifakı’nda bozulması gereken bir ezberi bozdu.
Altını çizerek söylüyorum:
BOZULMASI GEREKEN BİR EZBERİ BOZDU.
Ne kadar mutlu olduğumu anlatamam.
Hem siyaset adına hem de zaten yaptığımız bu formattaki programın önemi adına.
Ve sağ olsun, Cansu da sordu…
**
Sayın Yavuz, Gölcük İlçe kongresinde aynen şunu söylemişti:
“Korku değil cesaret siyaseti yapacağız.”
Cansu da yayında bunu hatırlattı ve açık açık sordu:
“Gölcük Belediyesi’ne fatura kesiyor musunuz? Daha önceden kestiniz mi?”
Durmadı Cansu.
“İlçe başkanı olduktan sonra refahınız arttı mı? Araç aldığınızı konuşuyorlar? Hatta karınıza jip aldığınızı…”
Cansu başladı ya bir kere… Devam etti…
Gölcük’te hele ki yerel seçimde en çok konuşulan, kulaktan kulağa aktarılan meseleyi sordu:
Ne dedi? “Siz Trabzonlusunuz. Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer Saraylılı. Yani Gürcü değil. Gürcü olmak bazen Kocaeli siyasetinde ayrıcalık dahi oluyor. İki başkanın da Gürcü olmaması Gölcük’te bir soruna yol açtı mı?” dedi.
Maşallah Cansu. Dur diyoruz ama durmuyorsun. Biliyor bu işi… Yapıyor bu işi…
Devam etti:
“Teşkilatlar bazen belediyeye girmek için iş kapısı olarak görülüyor. Bu süreci nasıl yönetiyorsunuz?” dedi.
Hatta AK Partililerin en çok içinden çıkamadığı şu paradoksu da açık açık sordu:
“Belediyede çalışanlar ana kademe yönetimlerine giremiyor. Ancak belediyeye iş yapan esnaf ya da ticaret erbabları yönetimlere girebiliyor. Ne söylemek lazım?”
Hakikaten çok önemli sorulardı bunlar.
Birçok AK Partili ismin benzeri başına gelse, yanıt vermek istemeyeceği, kaçacağı, “Ya bu gündem geride kaldı hiç hatırlatmayalım” diyecekleri sorulardı bunlar.
**
AK Parti Gölcük İlçe Başkanı Kemal Yavuz ne yaptı?
“Çiğ yemedim ki karnım ağırsın!” dedi.
En sert sorulara dahi cevap verdi.
Utanmadı, sıkılmadı. Tak tak konuştu.
Belki bambaşka siyasetçilere örnek oldu, cesaret verdi.
Temiz kaldığına inanan bir siyasetçi, hiçbir sorudan korkmaz.
Kendine güvenen adam; er meydanından kaçmaz.
Bu nedenle gürül gürüldü Kemal Yavuz.
Eminim ki; AK Parti içinde böyle bir sürü isim var.
Belki kafalarından geçiyor, o ne der, bu ne der, şu ne der…
Halbuki…
Yazının başına bir dönelim mi?
**
O siyasetçiye dedim ki; “İnsanlara anlatacak bir şeyin kalmadı mı?”
Siyasetçi; her daim derdi, anlatacağı, aktaracağı olan insan olmalı.
Olmalı ki; kente ve ülkeye katkı vermek istediğine ikna olalım.
Olmalı ki; siyaset kurumuna güvenin iyice azaldığı şu ortamda; bir güven sigortası olabilsin.
Olmalı ki; samimiyetine, sorgulanabilirliğiine inansın toplum.
Bir yamukluk var, bu yamukluğu elele verip düzeltebiliriz ancak.
Dürüst kalmış siyasetçi, korkmaz, çekinmez.
Biri seni ekranda bile isteye manipüle mi ediyor?
Cansu mu ediyor? Furkan mı ediyor?
Boz yahu Cansu’yu da Furkan’ı da.
Art niyetli moderatör utansın!
Sen ne utanacaksın?
**
Dedik ya…
İnsanlara anlatacağımız bir şeyler olmalı.
İlçe başkanıysan, belediye başkanıysan olmalı.
Siyasetin ucundan tutmuşsan, makamlıysan da makamsızsan da ne fark eder?
Sana o değeri makam mı verdi?
Sen değerli değil miydin ki?
Mesele ülke için dertlenmek değil mi?
Ben dertliyim açıkçası. Samimiyetle söylüyorum ki; dertliyim.
Zaten o nedendir ki; sık sık yaptığımız sivri ve muhatapları tarafından, “Bu bize düşman” algısı oluşturan durumlar.
Halbuki en azından benim kişilerle en ufak bir derdim yok.
Düşmanlık da sevmem, yük gelir bana. İşimi yapıyorum sadece. Hepsi bu.
Bariz yanlışlarla ilgili tüm meselemiz.
Şahsi husumetlerimizi işimize karıştırmayız!
Hakkaniyetle iş görüyor Nokta Medya, bunu asla unutmayasınız…
**
Kol kırılır yen içinde kalır, ya da “Aman Ali Rıza bey ağzımızın tadı kaçmasın” siyasetinin toplumu ve siyasi hayatı getirdiği nokta ortada.
O noktadan, “Nokta” ile şahlanış zamanına geçelim.
Gelin, yakalayalım şu zamanın ruhunu!
Kemal Yavuz’un yayını oldukça önemliydi.
Hem medya mensupları olarak bizler, hem de Sayın Yavuz ve ekibi, onun bu arenaya çıkmasına vesile olan, siyaseten onları taşıyan isimlere de dönüp bir teşekkür etmesi gerekiyor.
Ben kendi üzerime düşeni yapıyor ve teşekkürümü ediyorum. Tüm görünmez isimlere…
Aşağıdaki linkten Sayın Kemal Yavuz ile Sayın Cansu Kızılkaya’nın kent siyasetine vurduğu o damga söyleşiyi izleyebilirsiniz…
https://www.youtube.com/watch?v=HjQ7hIb3mIQ&feature=youtu.be
İki yılı devirdik
Nokta Gazetesi…
Size komik bir şey söyleyeyim mi?
Şuradan almak gerek.
Cezmi Çiçek, varlıklı bir iş insanı. Allah daha çok versin. Medya sektöründe aynı anda bu kadar personel çalıştıran başka bir kurum yok. Bu hakikaten kıymete değer bir detay.
Bugünün parası üzerinden hesaplarsak bu gazete ve televizyonu ayakta tutmak adına, Sevgili Ahmet Akçaalan ile ortaklık yapmadan önce cebinden ayda 700-800 bin TL gibi bir para ödeyerek kurumu ayakta tutuyordu.
Komik mevzuya dönelim…
Cezmi bey varlıklı bir iş insanı olduğu için birçok eşim dostum, benim para için eski kurumumdan ayrıldığımı düşünüyordu.
Halbuki o günün parasıyla maaşım arasındaki fark; söylemeyeceğim ya… Merak edin…
Ki transfer ücreti falan da talep etmedim.
Ama hikaye farklıydı işte.
Yeni bir şarkı söylemek isteyen bir ekip ve söyleyecekleri olan ben.
Birleştik, hamdolsun.
Son günlerdeki çeşitli mevzulardan ötürü; bir açılım getirmem konuydu. Getirdik, bitti. Daha da açılmaz bu konu. (Açmazlarsa)
**
İki yılda Nokta Medya’da çok hadise yaşandı.
Çok saldırıya uğradık. Birileri itmeye, kakmaya, yok saymaya çalıştı mesela.
Bana da kuruma da çeşitli tuzaklar kuruldu.
Ki Nokta Atışı’nın Çarşamba günkü yeni sezonun ilk yayınında, “Şimdi yeniden burada olduğum için, onca yaşanan meseleye rağmen, beni buradan gönderemediğiniz için ben mutluyum. İnşallah siz de mutlusunuzdur?” diye sormuştum. Aklınıza gelen hadise değil yalnızca, bambaşka şeyler var da gerek yok can sıkmaya. Bunu da konuştuk bitti, maksat hasıl oldu.
**
Kurumdan ekmek yiyenleri hiç düşünmeden arsızlaştıkça arsızlaşanlar oldu.
Mümkün olduğunca yok saymaya, görmemeye gayret ettik.
Kaşıntısını çok fazla belli edenler için de, Sırt Kaşıyıcılarımızı kelimelere döktük.
Bir türlü teknik alt yapımızdan tam verimi alamadık mesela.
Basın İlan Kurumu ile çok çeşitli sorunlar yaşadık.
Ama aştık. Yakındır Resmi İlan almaya hak kazanmamız… Zamanı da sürpriz olsun.
**
Bugün kent gündemini hem televizyonuyla hem gazetesiyle domine eden bir kurum olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Kibirlenmeden, riyakarlığa düşmeden, “Ben yazdım doğru, bitti” demeden, cevap hakkına saygı duyarak, makamlara saygılı olarak ancak makam kölesi olmayarak, hakkaniyetli, dürüst ve saygılı bir şekilde…
Nice 2 yıllara efendim…!
Ya bir de…
Zaman zaman tansiyon yükselse de…
Nokta Atışı hakikaten fırtına gibi girdi yeni sezona…
Bir göz atmak isterseniz, bırakıyorum yayın linkini…