Nokta Medya’ya veda
MİT Başkanı İbrahim Kalın bir sohbetinde diyor ki:
“Örneğin ayrılık, bir insan ayrılığı yaşadıysa, o kelimeyi tecrübe ettiyse, ayrılık kelimesinin ondaki karşılığı çok farklıdır.”
Meslek hayatımın son 8 yılı, En Kocaeli ve Nokta Medya çatısı altında geçti.
Her iki kurumu da bebeklikten aldım, büyümesi için yükü çeken ana aktörlerden biri oldum.
Dolgu malzemesi olmadım.
Bu nedenle En Kocaeli’den de Nokta Medya’dan da ayrılırken, “Ayrılık” kelimesinin bende çağrışımları bambaşka.
Şimdi yine bir veda yazısı yazmak ile mükellefim.
Veda yazıları her daim zor olur. Ne yazmalıyım? Yanlış anlaşılır mıyım? Birileri başka yerlere çeker mi? Ya da ‘miş’ gibi yalan beyanlarla beyinleri uyuşturulur mu?
Bunun iletişim literatürde bir adı da var hatta: Alıkoyma Çatışması derler adına.
Yukarıdakilerin hepsi ihtimaldir. Kişilerin kişilikleri ve çapları ölçütünde yürüyeceği yollardır.
Öyle bir dönem ki; insan içindeki karanlığı gizleyemiyor.
O çürük koku yayılıyor ne kadar parfüm sıksa da…
**
En Kocaeli Gazetesi’nde geçirdiğim 5,5 yılın ardından Cezmi Çiçek’in Kocaeli basınını apayrı bir seviyeye taşıyan Nokta Medya projesine büyük bir heyecanla dahil oldum.
Yazı İşleri Müdürü olarak göreve başladığım Nokta Gazetesi’nde son 1 buçuk yıldır Genel Yayın Yönetmeni olarak görev yapıyordum.
Bugün itibarı ile görevimden ayrılıyorum.
**
Öncelikle… Sevgili Cezmi Çiçek’e teşekkür etmeliyim. Eşi Süreyya hanım ve hatta kızı Ayşenur… Biz bu çatı altında sıkı bir şekilde birbirimize kenetlenerek, gazetemiz için mücadele ettik.
Nokta Medya’nın sahibi Cezmi Çiçek, bugüne dek yaşadığım onlarca hadisede kapı gibi arkamda durdu. Var olsun.
Yeri geldi bu gazete için gözyaşımızı akıttık, yeri geldi kanımız aktı.
Yeri geldi, tehdit üzerine tehdit aldık.
Türlü iftiralara uğradık bu süreçte.
Hem Cezmi Çiçek, hem de bireysel olarak ben.
Uğramaya da devam ediyoruz.
Abdestimizden bir gram şüphemiz bulunmadığı için, karşımıza çıkan her zorluğa rahmet penceresinden bakmaya çalışıyoruz.
Ancak geriye dönüp bakıyorum da, tüm o mücadele bugün Nokta Gazetesi’ni bu kentte çok elit bir seviyeye çekti.
Elhamdülillah, biz üzerimize düşen görevi tamamladık.
Çiçek ailesine şükranlarımı sunuyorum.
Cezmi Çiçek ile beşeri ilişkim, en ufacık bir değişikliğe uğramadan devam edecektir.
O benim neden ayrılmam gerektiğini anlıyor.
Ben ondan ağabeylik gördüm, başka da bir şey görmedim.
Ailesi nişanımda da düğünümde de yanımdaydı.
Maddi manevi yanımda durdu.
Şimdi kurumdan ayrılırken de; aynı hassasiyet tüm hakkımı teslim ediyor.
Varsa hakkım helal olsun, Çiçek ailesinin de helalliğine talibim.
**
Diyeceksiniz ki, madem öyle neden ayrılıyorsun Furkan?
Evet… Doğru bir soru.
Benim bu gazetenin yaptığı tüm hamlelerde imzam var.
Atılan adımların hiçbirinden habersiz değildim.
Yolda, ‘yoldaşlık’ sıfatıyla bulundum.
Aynadaki kalibresine bakmadan, yoldaşlıktan evrilip senaristliğe soyunan olursa bir rızık endişesi taşımadan, geçerim gerektiğinde karşısına.
Sun Tzu Savaş Sanatı’nda der ki; öncelikle kendinin ne olduğunu bilmelisin.
Ben biliyorum ve bu nedenle ayrılıyorum.
En Kocaeli Gazetesi geçmişim mesela, 2019’lu yıllarda 50 bin tekil tıklanmaya ulaşmış bir gazetenin Yazı İşleri Müdürlüğünü yaptım ben.
Bulunduğum hikayelerin tümüne değer katma gayretinde oldum ve elhamdülillah katmayı da başardım.
Tüm iyi niyetime ve yapıcı pozisyonuma rağmen; kendi ağırlığının kantarda kaç okka geldiğinden habersiz olanların çakma senaristliğine eyvallah edersem, bundan sizin haberiniz olmaz.
Ancak ben aynaya bakarken yüksünürüm.
İşte bu nedenle ayrılıyorum.
Kendi özgür ve hür irademle ayrılıyorum.
Kırmızı çizgilerim olduğu için, kim olduğumu bildiğim için ayrılıyorum.
Başta basın ilan kurumuna bağlanarak bu gazetenin geleceğine ekibimle silinmez bir katkı sunarak, ardımda pırıl pırıl genç ve yetenekli insanlar bırakarak, gönlüm rahat ve başım dik bir şekilde kurumumdan ayrılıyorum.
**
Yazar Tarık Işıksaçan, Etkili İletişim kitabında iletişim çatışmalarıyla ilgili şu örneği verir:
“Herkes bana saygılı davranmalı,” ya da “Bana nasıl böyle der?” gibi sınırlayıcı düşünceler, iletişimi sekteye uğratır.
Hakikaten de öyle.
Elhamdülillah, 2,5 yıl önce bu kurumun kapısından nasıl içeri girmişsem, görev sürem boyunca kurum içi sergilediğim tavırlarımla hiç yukarıdaki örnekteki gibi bir iletişim çatışmasına mahal vermedim. Hak edene hak ettiği davranışı kendimce gösterim, ancak ne ezdim, ne aşağıladım, ne de hainlik yaptım. Korkak bir tavşan gibi hiçbir zaman davranmadım. Dün de bugün de.
Kızdık, sinirlendik. Bunlar olur.
Ama biz hep açık olduk. Kafamızın arkasında topal tilkiler dolaşmadı.
Nokta Gazetesi olarak bir ekiptik.
“Ekip” taklidi yapmadık, “Ben” demeden biz olduk.
Kendimizi ispat çabamız olmadı.
Ben de ekip arkadaşlarımın tümü de varlıklarıyla bir değer. Hiç birimizin bir, “Değer kalıbına” ihtiyacı yok. Onlara da hep bunu söyledim.
Her biriniz, varlığınızla bir değersiniz.
Bilinse de, bilinmese de.
Bugün de yarın da.
Hem zaten bir insan ne denli, “Ben” diyorsa, bunu ifade etme ihtiyacı duyuyorsa o denli gelişmeye ihtiyacı var demektir.
Biz bunu bugün de bildik, yarın da bileceğiz inşallah.
**
Çok şükür; bu kentte resmi ilan almaya hak kazanan ilk internet haber sitesi olmayı başardık sanırım. Başta Yazı İşleri Müdürüm Cansu Kızılkaya, Spor Müdürüm Erdem Övüç, Haber Müdürüm Emirhan Akman, editörlerimiz Gamze, Eren, Murathan, Gaye, Melih, Şevval, Sude, Ali abi ve dahi askerdeki Serhat… Sosyal medya sorumlumuz Şeyda ve ekip arkadaşlarımız, Irmak ve Sıla da dahil olmak üzere tüm gazeteye emek veren arkadaşlarımızla başardık. Süreç içerisinde gazeteye gelir sağlamak için mücadele eden Dilek Tosun’a da ayrıca parantez açmak gerekiyor.
Bu bizim bir sözümüzdü. Nokta Medya’dan ayrılırken bu sözümüzü de yerine getirmenin derin huzurunu yaşıyorum.
Geride genç, dinamik, yetenekli ve yol yordam bilen muhteşem bir ekip bıraktığımın da farkındayım.
Öyle ki; bu ekibin içinden bir Genel Yayın Yönetmeni bile çıkabilir.
Cezmi beyin işi zor hakikaten.
**
Nokta Medya çatısı altında eşim Şeyda da çalışıyor.
Dünden bugüne yaşadığı görünen ve görünmeyen tüm zorluklara karşı, sabırlı şekilde gösterdiği o dik, sağlam, hiçbir tahrike kapılmayan vakar ve olgun duruşuna hayranım.
10 Şubat itibarı ile o da Nokta Medya’ya veda edecek.
Kuruma çok büyük emeği var.
Nokta Gazetesi’nin Instagram hesabının sorumluluğunu bir yıl önce aldı.
50 bin takipçimiz bulunuyordu.
Ekip arkadaşları Irmak ve kurumdan ayrılan Nurten ile birlikte yaptıkları çalışmalar neticesinde bugüne bakıyorum da…
Eşimin sorumluluğundaki sayfa 50 bin takipçiden 133 bin takipçiye yükselmiş.
Aylık 30 Milyon sayfa görüntülenmesine ulaşmış Nokta Gazetesi’nin Instagram hesabı.
Milyonlarlar izlenen videolardaki başarının sırrını algılayamayanlar, “Bunlar gerçek mi?” diye hayıflanıp, sızlanıp, ayna karşısında hırsından tırnaklarını kemiriyor olabilir. Onlara afiyet olsun.
Bunu da başardık, elhamdülillah.
Eşim Şeyda da sağ olsun, var olsun.
Onun ayrılışının ardından Irmak, Sıla ve Atakan hakkıyla bu sayfayı büyütmeye devam edecektir.
**
Ve Nokta TV.
Sevgili Berkan Aslan çok emek verdi bu kuruma. Sıfırı bir yapmak zordur. Ama ondan sonrası çok daha rahattır. Bu noktada Berkan Aslan’a şükranlarımı sunuyorum. O büyük bir insani değer.
Şimdi ise yerine Gülşah Yücel geldi.
Çok kıymetli programlara imza atıyor, yolu açık olsun.
Nokta TV geçmişimize bir dönüp bakıyorum da…
Henüz bir aylık canlı yayın tecrübem varken, Cumhurbaşkanlığı seçimleri esnasında iki cumhurbaşkanı adayını canlı yayında ağırlayarak moderatörlüğünü üstlendim.
Sinan Oğan ve Muharrem İnce.
HAVELSAN Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hacı Ali Mantar’dan, vekillere, belediye başkanlarına, parti genel başkanlarına, esnafına, iş adamına…
Hepsine dokunduğumuz yayınlar oldu.
Taner Sinan Çakırer’i televizyon dünyasına kazandırdık mesela…
Bugün, “Kente Değer Katanlar” programı gelecekte öyle bir noktaya ulaşacak ki; kentin dijital hafızası olacak.
**
Hele ki Nokta Atışı.
Herhalde bu kentte 25 yıldır televizyonculuk yapılıyor.
Yıllarca televizyonları yönetmiş birçok isim var. Ancak hiçbiri Nokta Atışı formatında bir programı bu kente kazandırmayı başaramadı.
Elhamdülillah, çok istediler belki ama Nokta Atışı gibi bir programı yapmak bize nasip oldu.
En başta; Nokta Medya çatısı altındaki bu özgür alanda, bu tartışma ortamını geliştirmeyi başardık ve kamuoyuna hediye ettik.
Her hafta bir açık oturum ile, MHP İl eski Başkanı Aydın Ünlü, CHP Kocaeli Büyükşehir Belediye Meclis üyesi Mehmet Ümit Küçükkaya, İyi Parti Genel Merkez Danışmanı Kaan Dilmen ve AK Parti İl eski Başkanı Şemsettin Ceyhan ile bir araya gelip canlı yayında gündemi tartıştık.
Dört benzemez, benim moderatörlüğümde bir araya geldi.
Hayatımda en keyif aldığım iş kuşkusuz Nokta Atışı’ydı.
Hakikaten bu sadece benim ya da Nokta Medya adına bir kazanım değildi.
Kocaeli adına büyük bir kazanımdır.
İnşallah program benim ayrılışımdan sonra devam eder.
Bu kurumun çatısı altında bu tartışma ortamını sırtlayacak isimler olduğuna da inanıyorum.
Nokta Atışı, imza bir iş. Ve muhakkak devam etmeli.
**
Artık finali yapalım.
Bugüne dek birlikte mesai yaptığımız tüm gazete ekibine, rejide Ensar’a, kamerada Ferhat abiye, kurum sorumlusu Dilek ve Seher ablalarımıza, hele ki basın ilan sürecinde en çok kahrı çeken isimlerden biri olan Pelin’e, muhasebede İbrahim’e ve samimi bir şekilde bu kurum için ter döken tüm geçmiş mesai arkadaşlarımdan helallik istiyorum, emeklerine sağlık. Varsa benim helal olsun.
**
Ben bu yolda yürürken hiç değişmedim, açık oldum.
Kurum içinde de mert oldum. Rahatsız olduğum her şeyi dile getirdim. Köşemde homurdanmadım. Hatamın yüzüme söylenmesini istedim ve hep yapıcı olma gayretinde oldum. Hiç fırıldak olmadım.
Böyle davranmanın rahmeti olarak da; geriye baktığımda muhteşem bir ekip görüyorum.
Öyle anlar oldu ki; bir miktar art niyet taşısaydım… Aman aman…
Hiçbir pişmanlığım, hiçbir keşkem yok.
Yine olsa, yine aynı yapıcı ve kırmızı çizgileri olan Furkan olurdum.
Önüme yüz binler koyulsa, vazgeçmezdim.
Bu hayatta herkes karakterinin diyetini ödüyor, sözüyle değil tavrıyla hatırlanıyor.
Ne konuştuysam, o oldum.
Elhamdülillah, başım dik, alnım ak.
Bir de rahat uyuyorum ki… Sormayın gitsin!
Biz bu kainatta yolcuyuz.
Yol uzun.
Doğru yolda olmak, her daim doğru olduğun anlamına gelmez.
Oldum dediğin an, kaybettiğin andır.
Akad’ın kendini tanrı ilan eden kralı Naram-Sin, yamalı mintanla ölmüş yahu!
Feyz almaz mı hiç insan?
Hayat bu, her daim dikkatli olmak, kendini çek etmek, önce aynaya bakmak lazım gelir.
Tabi bakacak yüz var ise.
Bu akşam saat 20:00’de Nokta Atışı’nda son kez birlikte olacağız sevgili dostlar, sevgili okurlar.
Rızık Allah’tan, biz de yarından itibaren rızkımızı aramaya koyulacağız.
Hakkınızı helal edin, Allah’a emanet olun…
İpucu
Sanma şahım herkesi sen sadıkane yar olur.
Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyar olur.
Sadıkane belki ol alem de serdar olur.
Yar olur ağyar olur, serdar olur dildar olur.