Şayet utanmıyorsan, dilediğini yap!
Şöyle bir kafamızı kaldıralım, hem yerel hem de genel bir gündeme bakalım…
Neler yaşanıyor?
Hangi olaylara karşı insanlar nasıl reaksiyonlar veriyor?
Kim yanlışa dur diyor?
Kim yumuşatıyor?
Garip. Çelişiyoruz varlık nedenlerimizle.
**
Merhum Alev Alatlı’yı hatırlatmak istiyorum bugün size. Mekanı cennet olsun.
“Asıl olan hakkın helal edilmesi olmalıdır.
Asıl olan helalleşmek olmalıdır.
Helalleşmek mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır.
Çünkü her yasal hak helal değildir ve olamaz.
Suruç ile Kobani’nin arasında çizgi çekmek, Birinci Dünya Savaşı galiplerinin yasal/kılıç hakkıdır belki; ama helâl değildir.
Keza, iflas eden kardeşinizin haraç-mezat satışa çıkarılan evini satın almanız yasal hakkınız olabilir; ama helâl değildir.
Oysa tarihin bu noktasında yasal haklardan feragat, kişisel çıkarlardan fedakârlık, kamu yararına gönüllü özveri, zekâ geriliği değilse beceriksizlik sayılır.
İmar ruhsatı olan bir müteahhit, şehrin ufkuna tecavüz ederken yasal olarak suçsuzdur; ama yaptığı iş, helal değildir.
Yeni ve çok daha ucuz bir enerji türünün pazara/piyasaya girmesini önlemek üzere üretim haklarını satın alıp sümenaltı eden bir petrol şirketi de yasal olarak suçsuzdur; ama yaptığı iş, helal değildir.
Keza raf ömrünü uzatmak için ekmeğin hamuruna kanserojen madde katan gıda üreticisi, formülü ambalajın üstünde yazdığı sürece suçsuzdur; ama helal değildir.
Bir kalem darbesiyle atar ergenleri sokağa döken yazar, alevler afakı sardığında suç mahallinde değilse, olayları evinden izliyorsa, suçsuz sayılacaktır; ama helal değildir. Şimdi buradan, şöyle bir öngörüde bulunuyorum: 21.yüzyılın en yaman toplumsal projesi; helâl olanı, yasal olanla örtüştürmek olsa gerektir. Kadim değerlerle rabıtası zedelenen özgürlüklerin, şerden yana bükülmelerini önlemenin yollarını bulmak zorundayız. Yasaların tanıdığı haklardan insanlık veya Allah adına feragat etmenin garipsenmeyeceği bir yeni düzen, dünya yaratmak zorundayız.”
Ne muhteşem bir tirad değil mi?
Belki bir alimdi göremediğimiz, belki derin bir irfan sahibiydi.
Ruhuna Fatiha…
**
Devlet sana hakkı vermiş. Ne güzel.
Asgari ücretli 15 bin liraya ev bulduğuna sevinir durumdayken, devlet hakkıdır diyerek 3-5 kuruşa villada otur.
Yasaldır.
Ama helal midir?
Hem de dünya nimetlerinin tümü ayağına serilmişken?
Nüfuzunu kullan, kullandırt.
“Sen bunu yapıyorsun!” diye itiraz edince de, “Zaten o böyle, şu böyle de.”
Yasaldır, suç barındırmaz.
Ama helal midir?
Sabaha kadar tartışılır.
Maksat hasıl oldu sanırsam.
**
Ve…
Boşuna demiyoruz İslam özgürlük dinidir diye.
Bakın ne diyor Resulullah (as)…
“İnsanlık, ilk günden beri bütün peygamberlerin üzerinde ittifak ettikleri bir söz bilir: Şayet utanmıyorsan, dilediğini yap!”
Bizde zorlama yok diyoruz kardeşim, yok!
Senin işine gelse de, gelmese de, kızsan köpürsen de bazı gerçekleri değiştirme şansın yok.
Firavun’un da sonu belli Karun’un da.
Hz. Süleyman (as) da göçmüş bu dünyadan, Resulullah (as) da.
Bazı gerçekler tıpkı bu dünyadan göçmek gerçeği gibidir.
Neylersen eyle, değiştiremezsin.
Büyükakın, Hürriyet, FETÖ ve buzdolabı
MHP İl eski Başkanı Aydın Ünlü, kurt bir siyasetçi.
Dile kolay; 9 yıl il başkanlığı yaptı.
Hem de darbe öncesi ve sonrasında il başkanlığı yaptı.
**
Bugünkü Kocaeli Büyükşehir Belediyesi kasım ayı meclis toplantısına bende katıldım.
İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’in Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’a Pensilvanya fotoğrafı üzerinden gönderme yaptığı anlara tanıklık ettim.
Oradaki tartışmaları okudunuz zaten, anlatmaya gerek yok.
Ama…
MHP İl eski Başkanı ve Nokta Atışı’nın yorumcusu Aydın Ünlü meseleye öyle bir yerden daldı ki; tartışma zemini apayrı bir noktaya çekildi.
**
Sayın Ünlü, 2016 hain FETÖ darbe girişiminin ardından Kandıra F Tipi Cezaevi’nde FETÖ imamıyla görüşen kadın vekil kim diye sordu.
Bu açıklama bizi Çağdaş Kocaeli Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sevgili Sadun Çetin’in 19 Eylül 2016 ve 21 Eylül 2016 tarihli yazılarına götürdü.
Haberini de yaptık zaten…
Sadece not düşmek istedim.
Ünlü’nün buzdolabında sakladığı bu çıkışı; AK Parti’yi de hareketlendirdi. Ve bir miktar da siyasi ders vermiş oldu.
Bakalım bu göndermenin ucu nereye varacak?
İzleyip göreceğiz…
İpucu
Bence tam anlaşılmadı gibi o yüzden tekrar hatırlatalım:
“Şayet utanmıyorsan, dilediğini yap!”
Ne güzel İslam be. Sınırsız özgürlük!