Sus! Konuşma!
-Yahu bak burada milletin parasını yemişler!
+Kes sesini! Karıştırma oraları!
**
-CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünyadan haberi olmadığını ifade ederken, kendi açıklamalarının tutarsızlığına hiç dönüp baktın mı?
+Pis AKP’li! Yandaşsın yandaş. 2005’te şöyle bir şey olmuştu, hadi onu konuşsana!
**
-Bak bu insan kul hakkı yiyor. Bu adam bankamatikçi! Sende buna göz yumuyorsun?
+Onun zaten amacı başka. Derdi iktidarı yıpratmak! Hepsi hikaye!
**
-Şu trafik meselesini yıllardır konuşuyorduk, nasıl öngöremiyoruz bugünleri? Nasıl öngöremedik?
+Millet aç diyorlar ya, aha bak aç mı? En büyük dert trafik…
**
-Şu İzmit’teki çöp sorununu çözebilecek miyiz? Neden çözemiyoruz?
+Sen kimsin başkanımızın iş yapma şeklini eleştiriyorsun? Seni Aktroll seni…
**
-MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin teröristbaşı Abdullah Öcalan çıkışını analiz ederken, sadece söylem üzerinden değil, geçmişe, Ortadoğu coğrafyasında yaşananlar ve yaşanma ihtimali bulunan olaylara, o çağrının örgüt-DEM-halk üçgenine vereceği hasara da bakmak lazım.
+Hadi oradan! Zaten CHP yapınca kötü, Cumhur İttifakı söyleyince iyi. Biz terörle mesafeli herkesle oturur, konuşuruz.
-Ama Kent Uzlaşıları?
Sessizlik.
**
-Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesi devasa rakamlarda. Bana bunu karşılayacak, kangren olmuş, “Oh bee!” dediğiniz, son yıllara damgasını vuracak büyük ölçekli bir iş gösterin?
+Senin derdin başka. Ne biçim adamsın sen! Bir sürü iş yapıldı!
-Ama trafik? Ama iş önceliği? Ama kentsel dönüşüm?
+Kes lan FETÖ’cü!
**
-Bak içinizde şöyle biri var, böyle haksızlık, hukuksuzluk yapıyor. Kesin artık cezayı!
+Sen bilmezsin bu işleri. Biri gelir, bir haber getirir, o haber kime hizmet ediyor, ona bakmak lazım.
-Ya buradaki hak, hukuk, helal, haram kavramlarını hiç konuşmayacak mıyız?
+Maşasın sen maşa. Farkında değilsin. Böyyyük resmi gör.
**
-Asgari ücreti 50 bin lira bile yapsak fayda etmez fiyat istikrarını sağlayamadıktan sonra!
+Bak bak, algıcıya bak. Şimdiden hükümet için yol yapıyor. Satılmış medya!
**
Uzattıkça, uzatabiliriz.
Şu yukarıdaki diyalogların hepsini bende, meslektaşlarım da yaşıyor, yaşayacağız.
Derdimiz, gayemiz sevilmek değil.
Bir düşünce dünyamız, bir doğru eksenimiz var.
O çizgide ilerliyoruz.
İstediğiniz kalıba sokabilirsiniz.
O kalıp, size aittir.
Ve güzel bir söz yazdım geçtiğimiz günlerde.
Fitnecinin sır kapanına düşüp de fitneye kapılan, oradan çıkmak istemeyen, mağdur değil, gerizekalıdır.
Evet ağır belki, özür dilerim fakat gerizekalıdır.
Fitneci, fitne okunu atar.
Fitneciyi tanımayan, fitneyi yayar.
Fitneyi yaymak yerine gerçeği sorgulamak, aslında çok kolay.
Görünen o ki; fitneyi konuşmak, fitne üzerinden güven devşirmek ve nüfuz geliştirmek, zaman zaman da ispiyonculuk yapmak konforlu ve keyifli.
Çarşınız pazar olsun.
İpucu
Bugün fitneciler için müthiş bir hizmet yapıyorum ipucu köşemizde!
Fitne tarifi!
Fitneyi çıkarmak için ilgili şahısla ilgili yarısına yakını doğru olan bilgi yeter.
Bu bilgileri; olay akışı üzerinde muntazam bir şekilde serpiştirmeniz gerekiyor.
Dört olay geçişli bir fitne için; başını doğru anlatın, aralara oluşturacağınız fitne türüne göre çeşitli baharatlar serpiştirin.
Tam hikayeyi yarıladığınız zaman; iftirayı ettiğiniz vatandaşla ilgili destek hikayeler uydurun, ya da olanı değiştirin. (Farklı hadiselerle ilgili bilgi sahibi olmanız, inandırıcılığınızı arttıracaktır)
Fitne türüne göre; konunun altını bağlayın.
Birkaç şahit de yazın hikaye arasına.
Ama şu sözü muhakkak alın…
Sizden duyduğunu asla hiçbir yerde anlatmasın.
Haydi bakalım sahne sizin fitnecibaşılar!
Yorulduk bugün, kurt gibi açız!