Furkan Çalışkan

Furkan Çalışkan

Ford Otosan’da yüzde 34 zam yalanı!

Dün Nokta Medya’nın açılış sonrası ilk gün olması sebebiyle yazmak istediğim bu konuyu etraflıca değerlendirip yazamadım.

Konumuz MESS Grup Sözleşmesinde verilen sözde ek zam.

Dün Nokta Medya’nın açılış sonrası ilk gün olması sebebiyle yazmak istediğim bu konuyu etraflıca değerlendirip yazamadım. Konumuz MESS Grup Sözleşmesinde verilen sözde ek zam. Sözde diyorum, çünkü bu verilen zam, zam falan değil. Metal Sanayicileri İşveren Sendikası ile Türk Metal, Birleşik Metal-İş ve Özçelik-İş sendikaları arasında ek zam konusu görüşülüyordu. Ve üç sendika imzayı attı. Yapılan mütabakata göre; - İşçilerin 31 Aralık 2022 günkü saat ücretleri 48,04 TL’ye çekilecek. Daha sonra, yürürlükteki toplu iş sözleşmesi gereğince, 2023 yılı Mart ayında verilmesi gereken dördüncü dilim ücret zammı, Mart ayını beklemeden, yukarıda belirtilen düzenlemenin ardından yüzde 15 olarak uygulanacaktır. Ancak Mart ayındaki son altı aylık enflasyon oranının yüzde 15’i aşması halinde, aşan kısmın tamamı 28 Şubat’taki ücretlere yansıtılacak. - Bu düzenlemeden sonra her kıdem yılı için saat ücretlerine, 10,5 TL’yi geçmemek üzere, 70 kuruş eklenecek. Türk Metal Sendikası, Birleşik Metal-İş Sendikası ve Öz Çelik-İş Sendikası ortak yaptığı açıklamaya şu notu da düşmüş: “Böylece anlaşmayla birlikte elde edilen toplam zam oranı yüzde 34 olmuştur.” Tabi bunlar sendikanın işverenle yaptığı anlaşma sonrasında yaptığı açıklama. Peki ne kadar inandırıcı? Peki gerçek ne? Hadi bunu biraz sorgulayalım. Öncelikle şunu söyleyelim. MESS Grup sözleşmesine bağlı fabrikalarda, doğal olarak da Ford Otosan’da yüzde 34 oranında zam yapıldığı ifade edildi. Arkadaşlar diyorlar ki; bu kuyruklu bir yalan! Çünkü... Metal sektörüne bağlı işçilerin ek zam talebi yüzde 54’tü. Her yerde bangır bangır bunu dile getirdiler. Yüzde 34 zam neden yalan? Üç sendikanın aldığı ek zam oranı yüzde 15-17 bandında arkadaşlar. Gerçek şu ki; 1. Mart zammı öne çekildi, enflasyon yüzde 11 iken yüzde 15 kabul edildi. 2. Bu mart zammı üzerine yüzde 15-17 bandında bir zam yapıldı. 3. Tüm bu gerçekler ortadayken üç sendika da, “Yüzde 34 zam aldık” diye bu gerçekleri pazarlamaya kalktı. Arkadaşlar, bunlar bilinirken işçiyi de beni de kamuoyunu da kandıramazsınız. Yersen lokantası. Artık Ford Otosan’da işe yeni başlayan bir işçinin saat ücreti 48,4 TL’ye yükseldiği açıklandı. Ancak işçi arkadaşlar bunun da ek zamla kazanılan bir hak değil, devam eden sözleşmeden süregelen bir zorunluluk olduğuna vurgu yapıyor. Ek zam protokolüyle tek kazanım (kazanım derseniz) saat ücretlerine kıdemine göre 70 kuruş ödenecek olması. Bunda da 15 yıl sınırlaması var. Yani Ford Otosan’ı baz alacak olursak, eski çalışanlar yine kaybeden tarafta. Ortada hiçbir kazanım yok. Zaten refah payı bile alamayan Ford Otosan işçisi, mart zammını da önden almış oldu. İşçinin hiç istemediği şekilde ek zam konusu oldu bittiye getirildi. Buraya kadar benim anlayıp, yazdıklarım. Bir de Ford işçilerine yer açalım, onlar ne diyorlar: - Ben kaç sözleşme gördüm. Hiç bu kadar kötüsünü görmemiştim. Yeni başlayan adamla aynı ücret alıyorum. - Türk Metal Sendikası Ford’da sarı sendikaya dönmüştür. Bize faydadan çok zarar getiriyorlar. Bizi değil, işvereni tutuyorlar - Sendikasız Toyota’ya imrenerek bakıyoruz. Bizim neredeyse iki katımız maaş alıyorlar. Hyundai’de de sendika yok, onların durumları bizden iyi. - Biz bu ek zam protokolünü kabul etmiyoruz! İstediğimizi alana kadar sesimizi çıkarmaya, rahatsızlık vermeye devam edeceğiz. - İşçiyi sattılar, bu ihaneti unutmayacağız. Ayrıca şunu yazmadan da geçemeyeceğim. Ford Otosan’da yılbaşında verilen cumhuriyet altınlar geçmiş dönemden farklı olarak bordrolara işlenmiş. Arkadaşlar diyorlar ki; bordrolara işlendiği için yüzde 15 vergi diliminden işe başladık, yani tırnak içinde “aldığımız zam da” vergiye gitti. Yani hem sendikadan darbeyi yemişler, hem de işverenden. Özetle; Ek zam protokolüyle kaybeden Ford Otosan işçisi, metal işçisi olmuştur. Türk Metal Sendikası büyük bir başarısızlığa imza atmış, örgütlü olduğu işçilerin taleplerini karşılayamamıştır. Görüyorum ki bu iş burada kalmayacak. İşçiler her fırsatta kaybedilen haklarını dile getirmeye devam edecek. Gazanız mübarek olsun dostlar...

Yazının Devamı

Burası sizin emrinizde!

Yüksekten uçmayı, büyük konuşmayı, gerçekleştirilmesi zor vaatler vermeyi hiç sevmem. Yaşım 29’a yaklaştı. Meslekte 11’nci yılımı bitirmek üzereyim. Halk arasında bilinen adıyla Kırmızı Kocaeli Gazetesinde başlayan meslek hayatımda Manşet Kocaeli Gazetesi ve En Kocaeli Gazetesinin kuruluşlarında yer aldım. Manşet’te muhabirdim, En Kocaeli’de ise Yazı İşleri Müdürü. Bir gazetenin sıfırdan başlayıp nasıl zirveye oynayabildiğine şahit oldum, çok yaşanmışlık biriktirdim. Dün ise bu kentin en donanımlı kurumlarından biri olan Nokta Medya’nın açılışını gerçekleştirdik. Nokta Medya yapısı içerisinde Nokta Gazetesi, Nokta Televizyonu, Nokta Dijital ve Yazılım ile Nokta Reklam ve Pazarlama yer alıyor. Kentin en kurumsal medya organı olmaya adayız. Dün de çok büyük bir katılım ile açılış törenimizi gerçekleştirdik. Televizyonumuzun stüdyosunu, çalışma ortamımızı görenlerin şaşırdığına şahit olmak beni ziyadesiyle mutlu etti. Çünkü Nokta Medya, biliyorum ki Kocaeli’de daha önce görülmemiş fiziki imkanlara sahip. Bu söylediğimin ispatını da dün katılımcılarımızın gözlerinde de gördüm. Ben davetiye işlerinde çok acemiyim. Bunun zorluğunu açılış gününe kadar yaşadım. Yıllardır görüştüğüm birçok dostuma, ağabeyime-ablama, kardeşime kısacası birçok sevdiğime bu önemli günde ‘Gel, yanımda ol’ demeyi unuttum. Ki birçok insanın davet beklemeden yanımda olmasına ayrıca çok sevindim. Son cümlem; davet etme nezaketini gösteremediğim insanlara bir gönderme kesinlikle değildir. Öyle veya böyle, bizim fazlasıyla zamanımızı alan, işimizden uzaklaştıran açılış törenimizi artık geride bıraktık. Yazının başında söylediğim gibi, uçup kaçmayı, büyük vaatler vermeyi sevmem. Yazı İşleri Müdürlüğü görevini yaptığım Nokta Gazetesinin bu kentte sorun olan her yere ulaşabilmesini istiyorum. Görüş gözetmeksizin, doğru olan ne varsa toplum yararına haberleştirmek, bu kente katkı koymak, yeri geldiğinde hak savunmak, güçlünün değil, haklının, mazlumun, mağdurun sesi olabilmek istiyoruz. Konuşulması gereken gerçeği, bir denge gözetmeden dile getirebilmek istiyoruz. Vatandaşın derdiyle dertlenmek istiyoruz. Gazetede çalışan 8 arkadaş olarak bizim de iki gözümüz, iki kulağımız var. Her şeyi her an bilmek, duymak takdir edersiniz ki imkansız. Bu sebeple sizden destek de istiyorum. Beni tanıyanlar bilir; her an ulaşılabilirim. Dile getirilmesinde fayda gördüğünüz ne kadar konu varsa bizimle paylaşabilirsiniz. Burası sadece bizim değil sizin gazeteniz, sizin televizyonunuz. Nokta Medya sizin emrinizde dostlar. Gelin birlikte büyüyelim, gelin birlikte güçlü olalım. Sorunları beraber çözelim. Uyarılması gerekenleri uyaralım, yapılması gerekenlere taşı birlikte koyalım. Gazetecinin en büyük sermayesi okurlardır, gazetenin takipçileridir. Sizden gelecek her eleştiri, her övgü, her bilgi, her rica benim için şatafatlı davetlerden çok daha önemlidir. Yıllardır böyle görürüm, böyle görmeye de devam edeceğim. Tekrar altını çiziyorum; Nokta Medya siz okurların emrindedir. Nokta Gazetesinin açılış yazısında yazdığım gibi; siz varsanız biz varız. Siz yoksanız benim de, burada çalışan arkadaşlarımızın da bu xu devasa yatırımın da bir manası yok. Elinizi, gözünüzü, dilinizi bizden çekmeyin.

İşçi satıldık diyor!

MESS Grup Sözleşmesine bağlı iş yerlerinde işçiler günlerdir ek zam istiyor. Asgari ücretin 8.506 TL olmasıyla beraber birçok fabrikada işçiler hak kaybı yaşadı. Maaşlar asgari ücret seviyesine indi. Metal Sanayicileri İşveren Sendikası ile Türk Metal, Birleşik Metal-İş ve Özçelik-İş sendikaları arasında ek zam konusu görüşülüyordu. Yapılan mütabakata göre; - İşçilerin 31 Aralık 2022 günkü saat ücretleri 48,04 TL’ye çekilecek. - Daha sonra, yürürlükteki toplu iş sözleşmesi gereğince, 2023 yılı Mart ayında verilmesi gereken dördüncü dilim ücret zammı, Mart ayını beklemeden, yukarıda belirtilen düzenlemenin ardından yüzde 15 olarak uygulanacaktır. Ancak Mart ayındaki son altı aylık enflasyon oranının yüzde 15’i aşması halinde, aşan kısmın tamamı 28 Şubat’taki ücretlere yansıtılacak. - Bu düzenlemeden sonra her kıdem yılı için saat ücretlerine, 10,5 TL’yi geçmemek üzere, 70 kuruş eklenecek. Üç işçi sendikası ortak yaptığı açıklamaya da şu notu düşmüş: “Böylece anlaşmayla birlikte elde edilen toplam zam oranı yüzde 34 olmuştur.” Sendika böyle diyor ama işçi ne diyor? İşçi, “Satıldık” diyor. İşçi, “Mart zammını öne çekip yüzde 34 zam aldık” nasıl dersiniz diye soruyor. İşçi, “Biz en az yüzde 54 ek zam isterken siz yüzde 15 ek zamma başarı diyorsunuz” diye öfkeleniyor. Ve işçi, “Bizim taleplerimizi yine göz ardı ettiniz, aklımızla alay ediyorsunuz” diyor! Bana kalırsa üç sendika da işçinin beklentisini karşılayamadı. Tepkilerden anlıyorum ki; bu defter burada kapanmadı. Devamı gelecek...

Yazının Devamı

Sendika başkanı sözleşmeyi bırakıp tatile mi gitti?

Belediye İş Sendikasının bu kentte örgütlü olduğu iki belediye vardı.

Bunlardan biri Kartepe Belediyesiydi.

Belediye İş Sendikasının bu kentte örgütlü olduğu iki belediye vardı. Bunlardan biri Kartepe Belediyesiydi. Ancak Kartepe Belediyesinde Belediye İş Sendikası yetkiyi kaybetti. Kartepe, Hizmet İş Sendikasına geçti. Bir sendika için örgütlü olduğu belediyeyi, hele ki belediyede yönetim değişmeden kaybetmek büyük eksi demek. Belediye İş Sendikasının elinde tek bir belediye kaldı. O da Körfez Belediyesi. Körfez Belediyesi koridorlarında işçiler arasında son derece dikkat çeken iddialar dolaşıyordu. Belediye İş'e bağlı Körfezli çalışanlar, gözlerini yeni sözleşmeye dikti. Alacakları zammı düşünen işçiler; kulaktan kulağa Belediye İş Şube Başkanı Ertuğrul Çınar ve kendisine yakın olan bazı isimlerin geçtiğimiz hafta tatil için sendikaya ait bir otele gittiğini konuşmaya başladı. İddialara göre Başkan Çınar, "İş yeri temsilcileri ile TİS taslağını görüşeceğim" dediği ve iş yeri temsilcilerinden sadece kendisine yakın isimleri götürdüğü, hatta sadece Zabıta Müdürlüğünden 10 personelin bu 'tatil'e götürüldüğü iddia edildi. Bana ulaşarak bu konuyu aktaran işçiler, "Bunlar ellerindeki 2 belediyeden birini kaybetti. Kartepe'yi kaybeden zihniyet şimdi Körfez'i de mi kaybetmek istiyor?" diyerek şikayetlerini tamamladı. Ben de telefonu kaldırdım, Ertuğrul Çınar'a ulaştım. Başkana, "Uygunsanız bir konuyu görüşmek istiyorum" dedim. "Şu an seminerdeyim, konuşamayacağım" dedi. Ben de tam onunla ilgili olduğunu ifade ederek yukarıda söylediğim iddiaları kendisine sordum. Ertuğrul Çınar kendini şöyle savundu: "Ne tatili? Öyle bir şey yok. Kışın tatile mi gidilir? Biz burada 80 kişiyiz. Toplu iş sözleşmesi süreciyle ilgili görüşmeler yapıyoruz. Sözleşme görüşmeleri başlayana kadar biraz zamanımız vardı, buraya geldik ve değerlendiriyoruz. Ne zaman böyle bir etkinlik olsa, 'Başkan kendine yakın adamları götürüyor' söylentisi hep çıkıyor. Bizi aşağı çekmek isteyen birileri var. Ama biz bunları duymuyoruz. İşçilerimiz için en iyi sözleşmeyi yapmak için mücadele edeceğiz." İddialar bunlar, cevaplar da bu şekilde. Benim ne düşündüğüme gelince... Toplu sözleşmeye bir hafta kala TİS süreciyle ilgili değerlendirmeyi il dışında bir otelde yapmak ne kadar mantıklı? Bana göre bu bir soru işareti. Ben sendika başkanı olsam, bu süreyi örgütlü olduğum şehirde geçirmeyi tercih ederim. Kendi üyemle toplantılarımı sıklaştırırım. Ne bileyim, burada kalırdım yani. Gitmezdim. Hem de böyle dedikoduların çıkmasına meydan bırakmazdım. Tercih meselesi...

Menfaatsizler!

Nokta Gazetesinin dün akşamki haberi ses getirdi. Biz il başkanları masasını dağıldı biliyorduk, meğer masanın kurucuları bu masayı dağıtmamış. Yaklaşık 2 yıldır AK Parti İl eski Başkanı Şemsettin Ceyhan, CHP İl eski Başkanı Cengiz Sarıbay, MHP İl eski Başkanı Aydın Ünlü, Saadet Partisi GİK üyesi ve dönemin il başkanı Sinan Ejderoğlu, Demokrat Parti İl Başkanı Mustafa Nazlıgül, DSP İl Başkanı Halim Dedeoğlu ve BBP İl eski Başkanı Serhat Duyar, 2 yıldır düzenli olarak kahvaltı programına devam ediyormuş. Dün haberini yaptık, bugün tek tek masadaki isimleri aradım, önce onları kısa özet geçeyim. Şemsettin Ceyhan: Sakladığımız bir şey yoktu. Öne çıksın istemedik. Bizim dostluğumuz baki. Cengiz Sarıbay: Bu toplantıların eleştirilebilecek hiçbir yanı yok. Dostluğumuzu devam ettirmek, farklı görüşlerden de olsak aynı masada oturabilmek bir kazanımdır. Aydın Ünlü: Bu masa milli bir masa. Masadaki herkes devletinin yanında. Görüşler farklı olsa da kırmızı çizgilerimiz bir. Sinan Ejderoğlu: Sadece siyasetin konuşulduğu bir masa değil. Görevde olan arkadaşlarımız var, olmayan arkadaşlarımız var. Gizlemedik, kamuoyuna duyurmak istemedik. Mustafa Nazlıgül: Biz Millet İttifakı il başkanları olarak aynı masa etrafında buluşamadık. Ama bu masa toplantılara devam ediyor. Örnek alınması gerek. Halim Dedeoğlu: Böyle dostluklar insanın ömrünü uzatıyor. Siyasetin değil dostlukların öne çıktığı bir organizasyon: Serhat Duyar: Yıllar geçse de bu masanın hala haber değeri var. Demek ki kente bir katkı koymuşuz. Biz bir dostluk masası kurduk. Yıllar geçti, hala görüşmeye devam ediyoruz. Kısaca söylemler bu şekilde. 6 başkanın söyledikleri benzer şeyler. Benim en çok dikkatimi çeken açıklama Demokrat Parti İl Başkanı Mustafa Nazlıgül’ün açıklaması oldu. Nazlıgül, Millet İttifakı paydaşlarına çok ciddi bir mesaj verdi. “Bak biz aynı görüşten değiliz. Yıllardır aynı masa etrafında oturup istişare yapabiliyoruz. Ben görevde olan bir ismim. Ama ittifak ortaklarımla oturup istişare bile yapamıyorum” diyor Nazlıgül. Burada diğer partilerin kendine pay çıkarması gereken şeyler var diye düşünüyorum. Masayla ilgili düşünceme gelince… Burada iki muhteşem detay var. Birincisi 2 yılı aşkın süredir bu toplantıların hiç kamuoyuna yansımamış olması. Hakikaten takdire şayan. İkincisi ise yıllardır bu 7 ismin aralarındaki diyaloğu ülkenin tüm fırtınalı dönemlerine rağmen devam ettirebilmiş olması. Hakikaten bir dostluk grubu kurmuşlar. Halim Dedeoğlu, “Böyle dostluklar insanın ömrünü uzatır” derken ne demek istediğini çok iyi anladım. Menfaatsiz, çıkarsız bir birliktelik bu. Menfaatsiz birlikteliklere de siyasette rastlamak pek mümkün olmuyor. Bu sebeple ben bu 7 ismi alkışlıyorum. Türkiye siyasetine örnek bu insanlar, var olun.

Yazının Devamı

TÜVTÜRK'e neden para ödediğimizi bilen var mı?

TÜVTÜRK'e neden para ödediğimizi bilen var mı?

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak envai çeşit vergi ödüyoruz. Ödediğimiz vergilerin büyük bir bölümünü kabullenmiş, ses çıkarmayan bir pozisyondayız. Devletimiz var olsun, devletimiz güçlü olsun diyoruz. Ama ortada bir TÜVTÜRK gerçeği var. TÜVTÜRK'ün vatandaşa yaşattığını ne ben ne de bu lanet kuruma yolu düşen milyonlar içine sindiremiyor. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Kasım 2004'te araç muayene istasyonlarının özelleştirilmesi için ihale açmıştı. İhaleyi Doğuş-Akfen-TÜV SÜD konsorsiyumu kazandı. Bu konsorsiyum, Türkiye'nin kuzeyindeki illeri kapsayan araç muayene istasyonlarının özelleştirilmesi için 300 Milyon 250 bin Dolar, Türkiye'nin güney yarısını kapsayan 36 ilden oluşan ikinci bölge için 313 Milyon 250 bin Dolar teklif vermişti. Konsorsiyum, ihale bedelinde yüzde 10'luk indirimi de kapmak için ücreti peşin ödedi. Böylece o dönemin şartlarında 613 Milyon 500 bin dolarlık ihalede 61 Milyon 350 bin dolarlık indirim alarak 552 Milyon 150 bin Dolar ödedi. Böylece Doğuş-Akfen-TÜV SÜD konsorsiyumu araç muayenelerini 20 yıl işletmeye hak kazandı. Bu ihaleye iptal davası açıldı, Danıştay'ın 2,5 yıl sonra gelen oluruyla Ağustos 2007'de araç muayene istasyonları konsorsiyum tarafından kurulan TÜVTÜRK'e devredildi. TÜVTÜRK'e Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak, "Hiçbir şey yapmama" ücreti ödüyoruz. Bakın hava parası bile diyemiyorum, adamlara resmen HİÇBİR ŞEY YAPMAMA ücreti ödüyoruz. Bu kurum otobüs, kamyon, çekici ve tankerlerden 2022 yılında 685 TL ücret kesiyordu, şimdi 1.528 TL. Otomobil, minibüs, kamyonet, arazi taşıtı, römork ve yarı römorklardan 2022'de 507 TL ücret alıyordu, şimdi 1.130 TL. Traktör ve motosikletlerden 2022'de 258 TL olarak tahsil edilen ücret şimdi 575 TL'ye yükseldi. Yazıya vergiyle giriş yaptım. Çünkü binlerce lira vergi ödeyen vatandaş, TÜVTÜRK'ün kestiği bu fahiş ücretlere siniri çok daha fazla bozuluyor. TÜVTÜRK zengin fakir demeden herkesten müthiş bir "hiçbir şey yapmama" ücreti kesiyor. Randevunuzu alıyorsunuz, sıraya giriyorsunuz, arabanızda üç beş kontrol yapıyorlar. Geçmiş olsun, 1.130 lira. Ne yaptın TÜVTÜRK? Sadece baktın, hiçbir şey yapmadın. Bir yıl içinde TÜVTÜRK'ün fiyatlara yüzde 100'ün üzerinde zam yapması ne insanidir ne de vicdanidir. Yazıklar olsun böyle fiyat politikasına. Bu millet TÜVTÜRK'e hiçbir şey yapmama, sadece bakma karşılığında özel arabası için 1.130 TL ödediği için küfür ediyor. Özel aracımız varsa iki yılda bir, ticari aracımız varsa her yıl TÜVTÜRK'e lanet yağdırıyoruz. Bilmiyorum kimlerin ne kadar umrunda ama TÜVTÜRK'ün fiyatları insanların sinir uçlarına dokunuyor. Resmen bir soyguna mağruz bırakılıyoruz. TÜVTÜRK'e neden bu kadar para ödüyoruz ki biz? Bunu bilen var mı gerçekten ya? Ne yapıyorlar da yarım saatte 1.130 TL kazanmayı hak ediyorlar mesela? Makara yapmıyorum, gerçekten benim hiçbir fikrim yok. Bilen varsa anlatsın. TÜVTÜRK'ün bu parayı hak ettiğine inandıran zat-ı muhteremin araç muayeneleri benden!

Çok, çok ama çok yorucu

Sevgili dostlar. Şu sıralar biraz açılış yoğunluğumuz var. Nasipse 16 Ocak Pazartesi günü saat 14:00'te Nokta TV, Nokta Gazetesi, Nokta Dijital ve Nokta Reklam ve Pazarlama şirketlerinin resmi açılışını yapacağız. Ben evli değilim. Daha önce bir davetiye organizasyonun içinde de yer aldığım söylenemez. Gerçekten çok zormuş, çok uğraştırıcıymış. İnanın son iki haftadır gazetemde, mesleğimizi yapamaz hale geldim. Tabi çok yorucu ama bunlar tatlı yorgunluklar. Gölcük yolu üzeri, Başiskele Körfez Mahallesi D-130 Karayolu Caddesi No 159'daki (Çitlekçi'nin bulunduğu bina) açılışımıza bugüne kadar yazıma gözü değen herkes davetlidir. Biz birlikte güçlüyüz.

Yazının Devamı

Kartonsan'a illa Vali mi el atsın?

Kartonsan'da çalışan 170 işçi başlattıkları grevin 18'inci gününde

Kartonsan'da çalışan 170 işçi başlattıkları grevin 18'inci gününde. Selüloz İş Sendikasının örgütlü olduğu Kartonsan'da sendika işverenden; 2 yıllık sözleşmenin ücret zamlarını 6 aylık biçimde talep etti. Zaten genelde fabrikalarda, belediyelerde sözleşme yapmanın yöntemi de budur. Ücret zamları 6 aylık şekilde verilir. Ancak Kartonsan'da işveren zammı yıllık vermek istedi, sendika kabul etmedi. Ek protokol ile yapılan zammın ardından brüt 10.800 TL maaş alan Kartonsan işçisi için sendika, yüzde 74 oranında zam talep etmişti. Selüloz İş Sendikası Uzmanı Aykut Günel şöyle söylüyor: "Kartonsan fabrikası son 9 ayda yaklaşık 700 Milyon TL kar etti. Bu kar hiçbir şekilde işçiye yansıtılmadı." Asgari ücretin 8.506 TL olduğu bir yerde, fabrikanın işçiler üzerinden sağladığı müthiş karlılık da düşünüldüğünde sendikanın masaya bu miktarla oturması bence normal karşılanmalıdır. Kartonsan grevi 22 Aralık 2022'de başladı, 18 günü geride bırakıyoruz. İşin en ilginç tarafı ise işveren tarafı 18 gündür grevde olan işçiyle hiçbir temas kurmamış. Ne bir teklif gönderilmiş, ne işinizin başına gelin denmiş, ne bir orta yolu bulalım, anlaşalım makinalarımız tekrar çalışmaya başlanmış denmiş. Sanki Kartonsan hiç üretim yapmayan bir yerdi, hiç çalışmayan bir fabrikaydı. Bu salmışlığı inanın anlayamıyorum. İşçiler neredeyse üç haftadır kapının önünde yatıp kalkıyor, işveren tarafının umru değil. Hiçbir şey olmamış gibi hayatlar devam ediyor. Bekaert İzmit Fabrikasındaki grevin sona ermesinde Kocaeli Valisi Seddar Yavuz'un çok aktif rol aldığını biliyorum. Vali Yavuz bu süreçte işveren ile sendika tarafını masaya oturttu. Süreci yakinen takip etti. Bekaert yönetimine vermesi gereken zamla ilgili önemli konuşmaları oldu. Ve Kartonsan'a kıyasla daha bıçak sırtı olan bir fabrikada grev geçtiğimiz hafta tamamlandı, imzalar atıldı. Şimdi düşünüyorum da Kartonsan'daki sürecin tamamlanması için olaya illa Vali Seddar Yavuz'un mu el atması lazım? İşveren tarafı oyalama taktiği yapıp kendi işçisini yıldırmak mı istiyor? İnanın kafam çok karışık. 18 gün olmuş; tek bir diyalog kurulmamış. İşveren ile sendikayı görüştürmek için araya bir iki aracı girmeye çalışmış ancak onlar da başarılı olamamış. Bir başka anlamadığım şey de bu. Senin fabrikadanda örgütlü bir sendikayla görüşmek için neden araya aracı koyasın ki? Başiskele'nin orta yerinde bir kriz var. Bu krizi çözmeye de kimsenin niyeti yok. Yani illa Vali mi el atsın, o mu çözsün bu işi?

Aylak Ruhlar

Monteigne'nin Denemeler'i benim başucu kitabım sayılabilir. Direkt uyuyacak gibi değilsem içinden herhangi bir iki kısım seçer okur, öyle yatarım. Birkaç akşam önce de kitaptaki Aylak Ruhlar kısmını okudum. İlgili kısıımda Horatius'un bir sözüne yer veriyor: "Bir amaca bağlanmayan ruh, yolunu kaybeder. Çünkü her yerde olmak hiçbir yerde olmamaktır." İki cümleyle dünyaları anlatmış adam. Üzerine cümle kurmaya çalışmak saygısızlık olur diyor ve burada kesiyorum.

Yazının Devamı

CHP yönetimi Atatürkçülerin vicdanını sızlatıyor

Cumhuriyet Halk Partisinin payidar lideri Mustafa Kemal Atatürk'tür.

Türkiye'de, dünyada ne kadar CHP'ye gönül vermiş olan vatandaşımız varsa bu isimlerin en büyük hassasiyeti Mustafa Kemal Atatürk'tür.

Bizim bildiğimiz CHP'liler de Atatürkçüdür, milliyetçidir, Misak-ı Millicidir, Türk bayrağından başka bayrak da tanımaz.

Yazının Devamı

Berber ve kuaförler pazar günü kapanmalı mı?

Kocaeli Berberler Odası ve Kocaeli Kuaförler Odası dün tüm üyelerine aslında tüm vatandaşları ilgilendiren bir mesaj attı.

Kocaeli Berberler Odası ve Kocaeli Kuaförler Odası dün tüm üyelerine aslında tüm vatandaşları ilgilendiren bir mesaj attı. O mesajda kentteki berber ve kuaförlerin 1 Ocak 2023 tarihinden itibaren Pazar günleri kapalı olacağı, dükkanlarını açanlar hakkında yasal işlem uygulanacağı bildirildi. Bu karar aslında başından beri esnafı ikiye bölen bir karar. Bildiğim kadarıyla Kocaeli Berberler Odası üye bazlı bir çalışma yapmış, berber esnafının yüzde 80’i Pazar gününün tatil olmasını istemiş. Ben önce şu soruyu sorarak yazıma devam etmek istiyorum. Çoğunluk yanlışın peşinden gitse de yanlış doğruya döner mi? Devam edelim. İki gün önce atılan yasak mesajının ardından Kocaeli Ticaret Odası Başkanı Necmi Bulut meclis toplantısında önemli bir duyuru yaptı. Pazar günü yasağının 6 ay ertelendiğini meclis kürsüsünden açıkladı Başkan Bulut. Yani berber ve kuaförler Pazar günü dükkanlarını gönül rahatlığıyla açmaya devam edecek. Sorun şimdilik ötelendi. Bildiğim kadarıyla bu kararın günüyle ilgili bir değişiklik yapıyor. Çünkü dün Necmi Bulut ile konuştuğumda, birçok berber ve kuaförün en çok iş yaptığı günlerden birinin Pazar olduğunu söyledi. Önce Pazar yasağını isteyen berber ve kuaförlerin penceresinden olaya bakmaya çalışalım. Onlar diyor ki; - Biz haftanın her günü çalışmak istemiyoruz, bizim de ailemizle geçirebildiğimiz bir günümüz olsun. - Pazar günü kapanan berberler müşterilerinin başka berberlere kaçmasından endişe ediyor. Aslında temel çıkışları bu iki madde. Ancak en çok ikinci maddeden dem vuruyorlar. Yani biraz ‘küçük esnaf’ bakış açısıyla ben kazanmıyorsam, onlar da kazanmasın diyorlar. Halbuki rızkı veren Allah değil mi? Her gün ya nasip diye dükkanlarınızı açmıyor musunuz? Sizin velev ki bir müşteriniz başka bir yere kaçsa aç mı kalacaksınız? Bugüne kadar aç mı kaldınız, müşterisiz mi kaldınız? Bugün berber esnafının büyük çoğunluğu 1-2 kişiyle dükkan idare ediyor. Bazı kadın kuaförleri de öyle, minimum sayıyla iş yapıyorlar. Peki ya hafta sonu kapanma zorunluluğu istemeyen kısım? Bugün birçok berber ve kuaför işlerini büyüttü, işlerine kalite getirdi. 10’a yakın personelle, hatta daha fazla personelle çalışan esnaf var. Sen bu adama diyorsun ki, “Pazar günü kapatmak zorundasın kardeşim.” O nispeten büyük işletmelerin vergisini, personel maaşını, kirasını siz mi ödüyorsunuz da zorunlu kapanmayı kendinize hak görüyorsunuz? Yahu bırakın isteyen istediği gün çalışsın. Kim ne kazanıyorsa kendine kazanıyor. Bir kere Pazar günü yasak kararı sadece berber ve kuaför sahiplerini ilgilendiren bir karar değildir! Öncelikle bunu bir anlamak gerekiyor. Bugün Türkiye şartlarında kendimde dahil büyük çoğunluk maalesef haftada bir gün tatil yapabiliyor. Birçok fabrikada, özel işletmede durum ne yazık ki bu. Ve ağırlıklı olarak tatil olan gün Pazar. Erkekler, kadınlar izin günleri olan Pazar gününde gezmek zorunda mı? Belki adamın tıraş olmak için, kadınların da kuaföre gitmek için seçtiği gün pazar olacak. Aslında kapanmayı savunan berber ve kuaförler, vatandaşların boş gününde kendi ihtiyaçlarını görebilmesinin de önünü kesiyor. Yüzde 80 imza verenler çoğunluk gibi görünse de işin aslı büyük bir azınlıklar. Beni etkiliyorsun, komşunu etkiliyorsun, tüm vatandaşları etkiliyorsun. Bu sebeple bana kalırsa Pazar günü berber ve kuaförlere getirilen yasak büyük bir hatadır. Yapılan bariz hatadan da dönüleceğini düşünüyorum.

Sen köşkünde bol bol gaz çıkarabilirsin

İyi Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, paranın kendisine verdiği güçle siyaset yapıyor. Lütfü Türkkan, vekillikten öte bir sosyal medya fenomeni. Mecliste soru önergesi hazırlayan kaliteli bir ekibi var. Ona lafım yok. Mecliste aktif gözüküyor. Ancak Lütfü Türkkan bugüne kadar İyi Parti’nin sırtında taşıdığı bir adam oldu. Genel Başkan Meral Akşener, zor günlerinde Lütfü Türkkan yanında durduğu için ona vefasını gösteriyor. Hala yanında tutuyor. Tabi Lütfü Türkkan’ın müthiş mal varlığı, zenginliği olmasa belki olayın seyri değişebilirdi. Yani aslında paranın var ettiği bir adam. Ve paranın var ettiği Lütfü Türkkan’ın şımarıklıklarını tüm kamuoyu biliyor. Hakkında dizi dizi haberler yapıldı. Şehit kaymakamın babasına, şehit yakınına (yapılan tahriklere rağmen) davranışları ortada. (Korumalarda aldığın güçle bir adamın kulağına ana avrat düz gitmen senin ne kadar pısırık bir o kadar da utanmaz bir adam olduğunu kanıtlar nitelikte.) Muhafazakar sağ seçmene hitap eden ancak bir taraftan da evinde transseksüel dansöz oynattırabilen bir adam Lütfü Türkkan. Ve Lütfü Türkkan yine çıkmış sanıyorum ki köşkünde yellenirken bir paylaşım yapmış. Diyor ki, “Gaz çıkarmak iyidir.” Bence de iyidir Lütfü bey, çıkarın siz de bol bol. Cumhurbaşkanı Erdoğan Karadenizde’ki toplam keşfedilen doğalgaz rezervinin 710 Milyar metreküpe ulaştığını duyurdu. Ve 2020’den bu yana Türk ve yabancı mühendisler Filyos’ta devasa bir tesis kurdu. Bu tesise kilometrelerce boru döşendi, denizin bilmem kaç metre altına girildi. Ey ülkeyi yönetmeye talip Lütfü Türkkan! Sen şimdi bu doğalgaz keşiflerini tiye alıyorsun ya… Bu Türkiye’nin malı olacak biliyorsun değil mi? AK Parti’nin değil. Doğalgaz rezervleri aktifleştirilince, Filyos’taki tesisler Türkiye’nin dört bir yanına dağılınca insan içine nasıl çıkacaksın? Tıpkı keşfedilen rezervin açıklandığı günkü gibi yine yüzün bir gram kızarmadan evinde yellenmeye devam edersin. İyi Parti’nin sırtında büyük bir yüksün. İnşallah İyi Parti seni Kocaeli’den aday göstermek gibi büyük bir hataya düşmez. Karıştığın skandallarla, yaptığın hareketlerle, söylediğin sözlerle Kocaeli’yi utandırıyorsun, utandırmaya devam ediyorsun. Bir gram da pişman olmuyorsun. Sıktın artık, bıktırdın artık. Ne halkta karşılığın var ne de teşkilatlarda. İyi Parti’yi aşağı çekmekten başka hiçbir şey yapmıyorsun. Ziraat Bankasından çektiğin 36 Milyon Dolarlık krediyi ödememek dahi utandırmıyor seni. Paranın tezahürüsün, başka hiçbir şey değilsin. İyi yellenmeler.

Yazının Devamı

Petrol İş Tüpraş’ı yeniden kazanabilir mi?

Petrol İş Sendikası Kocaeli Şubesinin zaman zaman tansiyonun da yükseldiği genel kurulu dün gerçekleştirildi.

Mevcut başkan Nesimi Yetişoğlu seçimde muhalif kanadın adayı Yunus Emre Özdil ile yarıştı.

Seçim sonuçlarına baktığınız zaman, “Yetişoğlu rahat kazandı” diyebilirsiniz.

Yazının Devamı

CHP İzmit İlçe Başkanı nasıl belirlenmeli? İlçe başkanlarına sordum

CHP İzmit İlçe Başkanı Hakan Çakar yarın düzenleyeceği basın toplantısının ardından istifasını il örgütüne sunacak ve milletvekili aday adayı olacak. Şimdi asıl mesele CHP İzmit İlçe Örgütünün yeni başkanının kim olacağında. Çünkü istifa süreci başlamadan önce CHP Genel Merkezinin örgütlere gönderdiği genelgede net bir şekilde şu ifade var: “İstifa edenlerin yerine Parti Örgütü, Örgüt Yönetimlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığının bilgisi olmadan herhangi bir seçim ya da atama yapılmaması, boşlukların doldurulmaması hususunda gereği bilgilerinize önemle rica eder, iyi çalışmalar dileriz.” Yani Genel Merkez, bana sormadan hareket etmeyin diyor. CHP’ de bana sormadan hareket etmeyine pek de alışık bir parti değil. Konuyla ilgili daha önce yazdığım değerlendirme yazısında ben dışarıdan bir ismin İzmit İlçe Başkanı olarak görevlendirileceğini düşündüğümü ifade etmiştim. Merak ettim, mevcut başkan Hakan Çakar ve CHP İzmit İlçe Örgütünün eski başkanları Mehmet Ümit Küçükkaya, Selman Yıldırım, Orhan Dönmez, Ömer Hazer ve Alpaslan Seymen’e konuyu sordum fikirlerini aldım. Uzatmadan onları aktarayım.

CHP İzmit İlçe Başkanı Hakan Çakar: Ben mevcut yönetimin devam etmesinden yanayım. Arkadaşlarımın kendi içerisinde seçim yapıp ilçe başkanını belirleyip kongreye kadar yürümesinden yanayım. Genel merkez yolladığı genelgeyle bana sormalısın diyor. Fazla aday çıkar diye yönetimlerde kaos olmasını da istemiyor olabilir genel merkez. Arkadaşlar toplanıp bir karar alıp, genel merkeze bilgilendirme de yapılabilir. İçeriden bir arkadaşın seçilip yönetimin devam etmesini isterim. Mesela benzer bir süreci 2018’de Mehmet Ümit Küçükkaya’nın istifasında da yaşamıştık. Mehmet başkan istifa etti. Seçim yapmıştık kendi içimizde. Nazım’la benim adım geçiyordu. Bize de bir genelge gelmişti. İki aday olursa seçim yapmayın, tek aday varsa kendi aranızda seçin bize yazıyı yollayın denmişti. Sonra aday teke düşmüştü. Devamında da başkan olarak ben göreve gelmiştim.

Kendi kanaatim, içeriden üç aday da olsa dört aday da olsa içeriden başkanın belirlenmesi gerek. İçerideki arkadaşlar daha iyi yönetir diye düşünüyorum. Mesela bizim dönemimizde beni istemeyenler de olmuştu. Ama başkan belirlendikten sonra el ele verip çalıştık. Ortada bir kırgınlık oluşacağını düşünmüyorum. 250’den fazla delege bu yönetime oy vermiş. Dışarıdan birinin atanması da çok sağduyulu karşılanır mı bilemiyorum. Asıl kırılmalar dışarıdan biri atandığı zaman olur. Çünkü bu arkadaşlar mahalle temsilcilerini biliyor, öbek çalışmalarını sürdürüyorlar. Bu heyecan devam eder diye düşünüyorum. Dışarıdan gelen arkadaşın uyum sağlaması

Yazının Devamı

Bunlar reklam kokan hareketler Mayk!

Genellikle sektörlerde işçilerin maaş ve sosyal haklarında çok büyük uçurumlar olmuyor.

Ya da olmuyordu.

Genellikle sektörlerde işçilerin maaş ve sosyal haklarında çok büyük uçurumlar olmuyor. Ya da olmuyordu. Son bir iki yılda, pandemi sonrası gelişen hayat standartlarında bu durum değişmeye başladı. En ciddi farklılıkların yaşandığı sektörlerden biri de otomotiv sektörü. Otomotiv sektöründe bir Toyota gerçeği var. İşçisine sağladığı sosyal haklarla, yaptığı maaş artışlarıyla, verdiği promosyonuyla otomotiv sektörünün parlayan yıldızı Toyota fabrikası. Kentimizdeki en büyük otomotiv fabrikası ise Ford Otosan. Aynı zamanda en düşük ücretleri veren fabrika da Ford Otosan. Bugün Toyota’da çalışan bir işçi neredeyse Ford Otosan’da çalışan işçisinin üç katına yakın maaş alıyor. Yine Hyundai’de çalışan işçi neredeyse Toyota’nın yarısından belki biraz fazla maaş alıyor. Ortada ciddi bir tutarsızlık var. Yapılan işler benzer, alınan maaşlar çok farklı. Fabrika içlerinde de bu konular sürekli gündem aslında bakarsanız. Ford’da çalışan adam, Hyundai’de çalışan adam Toyota’ya bakıp hayıflanıyor, üzülüyor, keyfi kaçıyor. Hatta işçiler ileri boyutlarda iddiaları da fabrika içlerinde konuşuyorlar. İsmini direkt açık vermeyeyim ama diyor ki mesela; “Ana otomotiv fabrikalarından bazıları, parça tedarik edilen firmalara zam yapacağı zaman karışıyor. ‘Hop durun, bu kadar zam yapmayın. Biz ana fabrikayız. Bizi geçerseniz iş barışı bozulur’”dendiğini dillendiriyorlar. Yani işin dedikodu kısmını bir kenara koyalım da… Ford’un, Hyundai’nin ve diğer fabrikaların biraz Toyota’yı örnek alıp işçisine verdiği değeri göstermesi gerekiyor. Mesela siz bakmayın Ford Otosan’ın yılsonunda iki tam altın verip şirin gözüktüğüne. Öncelikle işçinin maaşlarını, çalışma şartlarını daha yukarı seviyeye taşıyın. Hani atmışsınız ya teşekkür mesajlarını, işçinin ağzına bir tırnak bal çalıp aynı tas aynı hamam devam etmeyin. Tabi samimiyseniz. Cem Yılmaz Opet reklamında diyordu ya hani… Bunlar reklam kokan hareketler Mayk!

Merak ediyorum

Sıkışık trafikte emniyet şeridini kullananlar yeryüzündeki tek zekinin kendileri olduğunu mu sanıyor? Bir mahallenin yolu yapılırken, gazı elektriği internet altyapısıyla, her şeyiyle önceden planlanıp sonra yolu yapılacak günleri görür müyüz? Marketten aldığımız bir ürünün bir hafta sonra aynı fiyattan satılacağından emin olur muyuz? Asgari ücreti yükseltmenin bizim yegane kurtuluşumuzun olmadığını günün birinde idrak eder miyiz? Yasaktan çok diyaloğun fayda getireceğini fark eder miyiz? Günün birinde arabamın elektrik aksamındaki sorunlar gerçekten biter mi? Bizim Boran yazının ana başlığını görünce, “Ulan bana mı dokundurdu acaba?” diye içinden geçirmiş midir? İşte bunları çok merak ediyorum.

Yazının Devamı

CHP İzmit sürprizlere gebe

CHP İzmit İlçe Başkanı Hakan Çakar, sanırım çarşamba günü milletvekilliği aday adayı olmak için görevinden istifa edecek ve istifasını il örgütüne sunacak.

Öncelikle Hakan Çakar’dan başlayalım.

Çakar, kazanılan İzmit Belediyesi seçimlerinin ardından gerçekleştirilen ilçe kongresinde Gökhan Ercan’ı geride bırakarak göreve güçlü bir şekilde seçildi.

Yazının Devamı

Çok başlılar

Kocaeli Fırıncılar Odası Başkanı Ali Sarı’nın Ekmeğin Sesi TV’ye verdiği röportajı dinledim.

Kocaeli Fırıncılar Odası Başkanı Ali Sarı’nın Ekmeğin Sesi TV’ye verdiği röportajı dinledim. Başkan Ali Sarı, Kocaeli’de fırınlarda imza toplanarak alınacak pazar günü tatili kararı için yapılan girişimleri anlattı. Kocaeli Fırıncılar Odası, pazar günü tatili için fırınlardan imza toplamaya başlıyor. Ancak ortada şöyle bir sorun var. Kocaeli’deki tüm fırıncılar, Kocaeli Fırıncılar Odasına bağlı değil ki! Kimi fırıncılar ticaret odasına bağlı, kimi fırıncılar ilçelerde ayrıca kurulu olan Esnaf ve Sanatkarlar Odalarına bağlı. Şimdi siz tüm esnaf kolunu bağlamak için bir karar almak istiyorsunuz. Bunu da üyeye sorarak, imza toplayarak yapmak istiyorsunuz. Yapıyorsunuz da. Bu kez önünüze farklı bir sorun çıkıyor. Tatil örneği üzerinde gidelim. Kocaeli Fırıncılar Odası Pazar günü tatil yapılmasıyla ilgili yönetiminden kararı çıkarıyor. Aynı kararı Gölcük Esnaf ve Sanatkarlar Odası, Gebze Esnaf ve Sanatkarlar Odası hatta Gebze Ticaret Odası yönetimlerinde de çıkartması gerekiyor ki alınan kararı uygulayabilesiniz. Tabi bu diyalogla, bilgilendirmeyle çözülebilecek bir şey olsa da ortada bir çok başlılık var. Gerçekten böyle yapılması istenen işleri geciktirecek bir yapılanmaya ihtiyaç var mı? Pazar tatili konusu gibi başka kararlar alınması gerektiğinde yine karşınızda böyle bir silsile var. Bugün bakıyorsunuz meslek odaları tek bir yerde toplanıyor. İnşaat Mühendisleri Odası, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, Mimarlar Odası gibi örnekleri çoğaltabilirsiniz. Benim aklıma takıldı; Esnaf odalarının daha da güçlü olabilmesi adına bu çok başlılık kalksa, meslek örgütlerindeki gibi bir prensip belirlense esnaf odaları daha etkin ve güçlü bir hale gelmez mi?

Diyanet noktayı koydu

Türkiye’de yıllardan bu yana süregelen bir alışkanlık var. O da yaşanan müstakil olayları bir gruba, bir zihniyete, bir inanca mal etme hastalığı. Türkiye’yi sarsan iddiaları yakın bir zamanda okuduk. 6 yaşında çocuğun evlendirildiği; mağdurun yaşadıklarını yıllar sonra kayıt altına olarak savcılığa teslim ettiğini öğrendik. Yaşı ne olursa olsun çocuk kabul edilen herkesin evlenmesine ilişkin Diyanet İşleri Başkanlığı Cuma hutbesinde noktayı koydu. Hutbede, “Evlilik için sadece ergen olmak yeterli değildir. Ergenlik biyolojik bir süreçtir. Evlilik ise reşit olmayı gerektirir. Nitekim ülkemizde evlilik yaşının asgari sınırı on sekiz olarak kanunlarla belirlenmiştir. Başta anne-babalar olmak üzere herkesin evlilik yaşı ile ilgili sınırlara riayet etmesi hem dini bakımdan gerekli bir davranış hem de ailede kalıcı huzur ve mutluluğu sağlamanın en temel şartıdır” dedi Türkiye’deki tüm hocalar. Daha bu cümlelerin üzerine kelam etmeye gerek var mı? Hala daha tekil suçları İslam’a mal etmek istiyorsanız, edebilirsiniz. Çamura düşen altın değerinden hiçbir şey kaybetmez.

Yazının Devamı

Yenileceksiniz!

Kocaeli bugün çok önemli bir gün yaşadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla alınan grev yasağına rağmen, Bekaert İzmit’te çalışan işçiler greve çıktı.

Bu önemli konuyu birkaç başlık altında ele almak gerekiyor aslında.

Öncelikle Resmi Gazetede yayınlanan grev yasağı kararından başlayalım.

Yazının Devamı

K-Pop modeli Türkiye’ye de lazım

K-Pop, dünyayı adeta esir almış Güney Kore pop müziği türü.

Ben hiçbir şarkısını bilmem. Ancak K-Pop öyle büyük bir kültür projesi ki; konuyu biraz araştırdım, bir belgesel de izledim.

Konuya giriş yapmada önce, K-Pop’ün dünyadaki en önemli temsilcisi BTS grubunun bir konseri 107 ülkede eş zamanlı olarak 756 bin seyirci tarafından online olarak izlenmiş. Rakama bakın, 756 bin.

Yazının Devamı

İstifayı neden açıklamıyor?

MHP’de herkes aynı soruyu soruyor. MHP İl Başkanı Yunus Emre Kurt neden istifasını açıklamıyor?

MHP’de herkes aynı soruyu soruyor. MHP İl Başkanı Yunus Emre Kurt neden istifasını açıklamıyor? Baştan başlayalım, önce kasım ayının ortasında kulislere MHP İl Başkanı Yunus Emre Kurt’un istifa edeceği haberleri düştü. Başkan Yunus Emre Kurt, 23 Kasım’da Ankara’ya gitti, genel merkezi ziyaret etti. Daha sonra kent medyasında Yunus Emre Kurt’un istifa dilekçesine verdiğine dair haberler çıktı. Kurt bu iddiaları yalanlamadı, Kocaeli Gazetesine verdiği demeçte, “Karar Devlet Bahçeli’nin” dedi. Ve Ankara dönüşünde Başkan Yunus Emre Kurt, veda tadında programlar düzenlemeye başladı. Basını dolaştı, ilçelerdeki programlara katılmaya başladı. Salon programlarına ağırlık verdi. Pekiii… İl Başkanı Yunus Emre Kurt neden istifasını kamuoyuna açıklamıyor? İşte bu soruyla ilgili iki ayrı rivayet var. İlkinden başlayalım. İddiaya göre MHP Lideri Devlet Bahçeli, milletvekili aday adaylığı için istifa edecek il başkanlarına aralık ayı sonuna kadar müsaade verdi. Yeni il başkanı atanana kadarki süreçte teşkilat boş kalmasın, çalışmalar, saha programları devam etsin istedi. Ancak burada benim kafamı karıştıran detay şu: Yunus Emre Kurt’a yakın kaynaklar önce istifa için 29 Kasım’ı işaret etti, sonra 7 Aralık dedi. 7 Aralık da geçti şimdi ay sonuna doğru tarih yuvarlamaları başladı. Madem ay sonu rivayeti doğru, neden sürekli ortaya tarihler atılıp teşkilatın kafasında soru işaretleri oluşturuluyor? İkinci rivayet ise Yunus Emre Kurt’un görevine devam etmek istediği şeklindeki rivayet. İddiaya göre Kurt, Genel Merkezdeki ziyaretinde Semih Yalçın’a, “İstifamı imzalamaya elim varmıyor” şeklindeki bir beyanatta bulundu. Ama yine Yunus Emre Kurt’un genel merkeze il başkanlığı için isim önerileri yaptığı da ifade ediliyor. Teşkilat içinde, “İl başkanlığını bırakmamak için direniyor” şeklinde yapılan yorumlara katıldığımı söyleyemem. Çünkü MHP Genel Merkezi il başkanlığı için CV’ler incelemiş, bir arayış içine girmiş. Bu dakikada sonra MHP gibi bir partide Yunus Emre Kurt, çıkıp ben bırakmak istemiyorum diyemez. Teşkilat buna izin vermez. Yunus Emre Kurt da bu realitenin farkındadır diye düşünüyorum. İstifayı neden açıklamıyor sorusuna gelince… Sanırım MHP’nin yeni il başkanı henüz belli değil. O isim belli olduğu gibi Yunus Emre Kurt da istifasını kamuoyuna duyuracaktır. Ancak şunu ifade etmeden de geçmeyelim. Süreç uzadıkça teşkilat yıpranıyor. Süreç uzadıkça dedikodular artıyor. Süreç uzadıkça aslında MHP’ye zarar veriyor. En kısa süre içinde MHP’deki bu belirsizliğin son bulmasını temenni ediyorum.

6 yaşındaki çocukla yapılabilecekler listesi

6 yaşındaki bir çocukla evde neler yapabilirsiniz? Mesela birlikte bozulan bir eşyayı tamir etmeye çalışabilirsiniz. Çocuğun sevdiği bir tatlıyı birlikte hazırlayabilirsiniz. Evdeki saksı çiçeğinin toprağını da değiştirebilirsiniz mesela. 6 yaşında bir çocukla lego oynayabilirsiniz. Misket oynayabilirsiniz. Hatta evin içinde oynayabilirsiniz. Biz çocukken halı deseninin bir bölümünü misket yuvası belirleyip, evin içinde oynardık. Çocuğa satranç öğretebilirsiniz mesela. 6 yaşında bir çocukla aile fotoğraflarınıza bakabilir, oradaki insanları çocuğa anlatarak zihnine işleyebilirsiniz. Çocuk ailesini tanıyarak büyür. 6 yaşındaki çocuğunuz çok enerjikse ona bisiklet binmeyi öğretebilirsiniz. Evin içinde körebe oynayabilirsiniz mesela. Yaşına uygun sporlar yaptırabilirsiniz. 6 yaşındaki bir çocuğa resim yapmayı öğretebilirsiniz. Birlikte hayal gücünüzü kullanarak hikaye yazabilirsiniz. Ufak ufak İngilizce öğretebilirsiniz. Arapça alfabeyi öğretebilirsiniz. Sokak hayvanlarını sevdirebilirsiniz çocuğa. Yani yapılacak o kadar çok şey var ki 6 yaşında bir çocukla. Ama biz haberlerde neler okuyoruz. Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’nin, babasının kendisini 2002’de altı yaşındayken imam nikahıyla ‘evlendirdiği’ ve çocukluğu boyunca her gün cinsel istismara uğradığı skandalla ilgili yeni gelişmeler ortaya çıkıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı açılan davaya müdahil olduğunu belirterek, mağdur kadına her türlü desteğin verileceğini duyurdu. Bunları yazarken bile utandım. 6 yaşında bir çocukla evlenmeyi düşünmek, buna fetva vermek, bu iğrençliğe göz yuman anne baba olmak nasıl da lanetli bir şey. Bu olay yazıldığı gibi doğru ise; bu işe göz yuman, bu işe rıza gösteren, bu işi kamuoyundan saklayan kim varsa Allah’ın laneti onların üzerine olsun. Daha ne söyleyebiliriz ki…

Yazının Devamı

Bilen varsa lütfen anlatsın

İzmit Belediyesi Aralık ayı meclis toplantısı dün gerçekleştirildi. Salı günü gerçekleştirilen toplantı öncesinde CHP grubu meclisteki gündemle ilgili grup toplantısını yaptı. O toplantıda aslında İzmit için önemli bir konuyla ilgili önerge verileceği ifade edilmişti.

İzmit Belediyesi Aralık ayı meclis toplantısı dün gerçekleştirildi. Salı günü gerçekleştirilen toplantı öncesinde CHP grubu meclisteki gündemle ilgili grup toplantısını yaptı. O toplantıda aslında İzmit için önemli bir konuyla ilgili önerge verileceği ifade edilmişti. Konu da halk ekmek. Dün gerçekleştirilen meclis toplantısında halk ekmek ile ilgili hiçbir şey konuşulmamasına çok şaşırdım. Herhangi bir müdürlükten, herhangi bir önerge de gelmedi. Ki gelecek denmişti. Biliyorsunuz ki Millet İttifakı meclis üyeleri arasında iki CHP’li isim fırıncı esnafı içinden geliyor. Birisi Mehmet Baştan, birisi Ertuğrul Malçok. Bu iki isim de alanında uzman, fırıncı esnafını da esnafın müşterisini de çok iyi tanıyan isimler. ; Eminim ki İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet, önerge hazırlanmadan önce kendileriyle istişare etmiştir. Fırıncı esnafının kalbinden bu iki ismin görüşlerine başvurup bir yol haritası çıkarılmıştır diye tahmin ediyorum. Belediyenin, konusunda uzman kişiler varken önü sonu belli olmayan bir önerge hazırladığına ihtimal vermek istemiyorum. Ama enteresan bir şekilde halk ekmekle ilgili önerge İzmit meclisine gelmedi. Ancak CHP’nin grup toplantısında ‘meclis gündemine gelecek’ diye ifade edilen halk ekmek önergesinin meclise gelmeme sebebini de hakikaten çok merak ettim. Konuyla ilgili bir diğer dikkat çeken detay da CHP’li meclis üyesi Mehmet Baştan’ın dünkü meclis toplantısına katılmaması oldu. Valla aklıma deli sorular geliyor. İzmit’i yöneten Başkan Hürriyet, alanında uzman meclis üyeleri varken onları yok sayıp bir önerge hazırlatacağını düşünmediğim gibi; aksi senaryoyu da aklım, fikrim almıyor. Vallahi ben bu konunun doğrusunu çok merak ettim. Bir: Halk ekmek önergesi hazırlanmadan önce işin üstatları Ertuğrul Malkoç ve Mehmet Baştan ile görüşüldü mü? İki: İzmit meclisine halk ekmek önergesi neden gelmedi? Üç: Mehmet Baştan neden meclise gelmedi? Bilen varsa anlatsın lütfen, çok merak ettim…

Bir özür bu kadar zor olmamalı

Çayırova Belediye Başkanı Bünyamin Çiftçi çok naif, çok kamil, çok bilgili, çok muhteşem, harika bir belediye başkanı olabilir. Fakat kamuoyuna yansımış bir olay var. Koskoca bir belediye başkanı, bir vatandaşa tokat atmış. Günlerce gazeteler böyle yazdı, çizdi. Herkes Çayırova Belediye Başkanı Bünyamin Çiftçi adam tokatlamış dedi. Çiftçi çıkıp tek bir kelime etmedi. Ben bizzat defalarca aradım, ulaşamadım. Pazartesi akşamı AK Parti Kocaeli Milletvekili Cemil Yaman’ın araya girmesiyle konu tatlıya bağlanmış olabilir. Bünyamin Çiftçi’nin ayağına dün yine bir fırsat geldi. CHP’liler Çayırova meclisinde konuyu yine açtı. Çiftçi tokat hadisesine ilişkin sadece, “Savaşmadık ki barışalım” cümlesini kurmuş ve konunun üzerini kapamış. Kamuoyuna mal olmuş çirkin bir olayı, kamuoyuna yapacağınız açıklamayla düzeltebilirsiniz. Kısasa kısas. Maalesef Başkan Bünyamin Çiftçi, bir sözlü özrü Çelik ailesine çok gördü. Ne bileyim, belki de ben fazla düşünüp kafamı meşgul ediyorumdur. Söylenecek çok laf var da. Yarınlarda önlerine çıkacak, “Vatandaşı tokatlayan AK Partili belediye başkanı” algısından AK Parti rahatsız değil, Bünyamin Çiftçi rahatsız değil. Bana ne oluyor ki? Gevezelik yapıyorum işte, mazur görün.

Yazının Devamı

Bünyamin Çiftçi mi? AK Parti mi?

CHP Çayırova ve Büyükşehir belediyeleri meclis üyesi Halis Koç dün bomba bir iddiayı paylaştı.

Halis Koç, Çayırova Belediye Başkanı Bünyamin Çiftçi’nin Cuma namazı çıkışında 40 yaşlarında bir vatandaşa herkesin gözü önünde tokat attığını açık açık yazdı.

Gazetemizin muhabiri Serhat Güneş bu açıklamayı hemen yakaladı, haberini yaptık.

Yazının Devamı

Zavallısın

Bu kentin gündeminde bir dönem çok yer almış, zavallı bir insan var.

O zavallı, CHP Ardahan eski Milletvekili, 2014 yılında CHP’de Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan aday adayı olmuş Ensar Öğüt.

Ensar Öğüt zavallı.

Yazının Devamı

Gençlere yatırımın muhteşem bir örneği: Kolektif Future

Bugün size bir firmadan ve bu firmanın geleceği nasıl adım adım inşa ettiğinden bahsedeceğim. Gebze Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren Torun Metal 2000 yılında kuruldu. 20 yıl gibi bir sürede Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu listesine giren Torun Metal, Türkiye İhracatçılar Birliği Listesinde ilk 250 firma arasında yer aldı. Bu ufak girizgahtan sonra asıl meselemize dönelim. Torun Metal, 2020 yılında Kolektif Future isimli bir programı başlatıyor. Bu proje ilk olarak Torun metal çalışanlarının lise çağındaki çocuklarının sosyal, duygusal ve bilişsel becerilerini geliştirmesi için kurulan bir sosyal sorumluluk projesi.

Kolektif Future bünyesine 2022 yılı itibarı ile 80 öğrenci bulunuyor. Ve bu 80 öğrencinin tamamı Torun Metal çalışanları da değil. Program ilgi çektikçe dışarıdan talepler de gelmeye başlanıyor. Kolektif Future ile Torun Akademi’de tanışan öğrencilerin eğitim süreci 3 dönemden oluşuyor. Öğrenciler eğitimlerini ilk dönemlerinde Kolektif Future mentorlerinden alıyor. (Kolektif Future mentorleri 3 dönemlik eğitimini tamamlamış ve alanında başarılı Kolektif Future öğrencilerinden oluşuyor). Kolektif Future’da da Küresel Amaçlar, Yazılım, Yapay Zeka, Girişimcilik, 21. Yüzyıl Yetkinlikleri, Endüstri 4.0 ve Toplum 5.0, Tasarım Odaklı düşünme gibi birçok değerli eğitim öğrencilere sunuluyor. Öğrenciler Kolektif Future ile tanıştıkları ilk 4 haftada Hızlandırılmış Eğitim Programı kapsamında Girişimcilik eğitimi alarak 4 haftada mentorlerinin destekleriyle hayata dair bir problem tespit edip o probleme bir çözüm geliştiriyor. Geliştirdiği çözümü bir proje haline getirerek sunuyor. Tüm bu süreçte öğrenciler 4 hafta içinde hem girişimciliğe ilk adımlarını atmış hem de doğal bir şekilde 21. Yüzyıl Yetkinlikleri ile donatılmış oluyor.

Önemli günlerde Kolektif Future sahnesine konuk olan başarılı ve deneyimli Torun Metal çalışanları, (ki bu başarılı çalışanlara şirketin üst düzey yöneticileri de dahil) gençlere günümüz ve gelecek hakkında tecrübe ve birikimlerinden yola çıkarak yol gösterici oluyor. Bu doğrultuda liseli gençler alanında tecrübeli kişilerle temas etme fırsatı elde ediyor. Programların yönetimini Kolektif Future programında kendini geliştiren 14-15-16 yaşlarındaki gençler yapıyor. Lise öğrenciler burada, profesyonel bir iş hayatının içinde ekip çalışmasını, iş geliştirmeyi, farklı yetkinliklere sahip olma becerisini geliştiriyor. Farkındalığı yüksek bireyler olarak yetiştirilen Kolektif Future öğrencilerinin bu genç yaşta edindikleri tecrübelerle yarınlarını belki de bambaşka noktaya taşıyabilecek. Ayrıca firma öğrencilere servis hizmeti dahi sağlıyor.

Yazının Devamı

Düzeltme ve okuyucudan özür

Nokta Gazetesindeki ilk köşe yazımda belirttiğim gibi, hata yaparsak, yanlış yaparsak gerektiği takdirde özür dilemekten çekinmeyeceğim demiştim.

Nokta Gazetesindeki ilk köşe yazımda belirttiğim gibi, hata yaparsak, yanlış yaparsak gerektiği takdirde özür dilemekten çekinmeyeceğim demiştim, sözümüzü tutma zamanı. Şimdi öncelikle bir düzeltme yapmak istiyorum, özrü ise sona bıraktım. Dün Kocaeli Büyükşehir Belediyesinde çalışan personellerin sayısını haberleştirmiştim. Bu konu bugünkü mecliste de konuşulacağı için, meclis öncesinde yapmam gereken düzeltmeyi aktarmak istedim. Büyükşehir Belediyesinin performans raporuna göre; belediye bünyesinde 2020 yılında 2.298, 2021 yılında 2.280, 2022 yılında ise 3.805 personelin çalıştığı ifade edilmişti. Bende bu rakamları görünce çok şaşırdım, sonuçta belediyenin hazırladığı bir raporda yazıyordu. Bu sebeple ekstra bir araştırma çabası içine girmedim. Büyükşehir’de 3.805 personelin çalıştığını yazdım ve bunu, “Büyük artış” olarak nitelendirdim. Fakat akşam öğrendim ki; bu rakamlarda zorunlu olarak bir mükerrerlik durumu varmış. Büyükşehir bünyesinde hizmet alımı ile çalışan personeller, bilindiği gibi sözleşmeliye geçiş yaptı. Ancak raporlarda bunun keskin bir ayrımı yok. Yani hizmet alımından sözleşmeye geçen bir personel raporda; hem hizmet alımı kısmına ekleniyor hem de sözleşmeli personel kısmına. Böylece ortaya bir mükerrerlik durumu çıkıyor. Farzı misal; performans raporunda Büyükşehir’de3.805 personel çalışıyor. Diyelim ki 1.300 personel sözleşmeliye geçti ve bu raporun ardından Büyükşehir Belediyesine ne bir personel girdi ne de çıktı. 2024 yılının performans raporunda bu kez çalışan sayısı 2.505 olarak gözükecek. Halbuki belediyeden adam da çıkmadı, ama raporlarda bir düşüş gözükmüş olacak. Rapora baktığınız zaman yine Büyükşehir bünyesinde bir çalışan artışı olduğunu görüyorsunuz. Fakat Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin personel giderinin bütçeye oranı noktasında çok iyi olduğunu söylemeliyim. Yasa; büyükşehirlere kendi bütçelerinin yüzde 30’una kadar kısmını personel giderlerine harcayabilirsin diyor. Kocaeli Büyükşehir Belediyesinde bu oranın 10,5 olduğunu öğrenmiş oldum. Bu da güzel bir şey. Ez cümle; öyle veya böyle, Büyükşehir’in raporunda bizzat dünkü haberimizde yazdığım gibi bilgiler yer alsa da bir hata yapmışız. Raporda 3.805 çalışan yazıyor olabilir. Ama 11 yıllık mesleki tecrübemle burada farklı bir mesele olduğunu benim fark edebilmem lazımdı. Bu düzeltmeyi yaptıktan sonra istemeden yanlış anlaşılmaya mahal verdiğim için okuyucularımızdan özür diliyorum.

Seçim yardımı meselesi

İki gün önce BBP Genel Başkanı Mustafa Destici İzmit’teki mitinginde aynen şöyle söyledi: “Kaldırın bu parti yardımlarını. Biz çoluğumuzun çocuğumuzun rızkından kesiyoruz. Bu çalışmaları öyle yapıyoruz.” Dönelim düne. 6’lı masanın anayasa taslağıyla ilgili dikkat çeken bir önerisi var. Demişler ki, genel seçimde yüzde 1 alan partilere seçim yardımı yapılsın. Şimdi Cumhur İttifakı paydaşı diyor ki bu yardımı kaldırın. 6’lı masa içindeki düşük oyu bulunan başta Gelecek Partisi, Deva Partisi ve Demokrat Parti’nin baskısıyla masa, “Yüzde 1’i geçen seçim yardımı alsın kardeşim” diyor. Arada hakikaten fark var. Yüzde 1 alana seçim yardımı yapılacaksa vay memleketin haline. Bugün 100 parti varsa, yarın bu sayı 200 olur. Bana kalırsa doğrusu, meclise girmeyi başaran partilere yardım yapılmasıdır. Beyler, masanın küçük paydaşları size sesleniyorum. Kendinizi değil, milleti düşünün. Ciddi olun, para peşinde koşmayın.

Yazının Devamı

Neden ‘Kalite Derneği’ olduklarını anladım

Geçtiğimiz hafta Kocaeli’de, Kongre Merkezinde bugüne kadar düzenlenen en önemli kongrelerinden biri yapıldı.

Türkiye Kalite Derneğinin (KalDer) kongresi 22-23 Kasım tarihlerinde Kocaeli Kongre Merkezinde gerçekleştirildi.

30 yıldır İstanbul’da gerçekleştirilen kongreyi bu yıl ilk kez İstanbul dışına alabilmek gerçekten çok dikkat çekiciydi.

Yazının Devamı

Kapatmak çözüm değil

Bugün İzmit Kent Meydanı ilk mitingine ev sahipliği yaptı.

Alanın giriş ve çıkışı polis ekipleri tarafından kapatılmıştı.

Aynı bölgede cumartesi ya da hafta içi bir gün miting olsa çarşı çok çile çekebilirdi, ama pazar olması kent için de bir avantaj oldu.

Yazının Devamı

Ersin Alpaslan’ı ne çabuk unuttuk

AK Parti İzmit Belediye Meclis üyesi Ersin Alpaslan, bu kentin sembol isimlerinden biriydi. Ağrılı Alpaslan, yıllar önce İzmit’e geldi. Eski yıllarda Alpaslan ailesi bu kentte dışlanmalar da yaşadı. Alpaslan ailesinin bu kentteki lideri, sözü geçen adamı Ersin Alpaslan’dı. Genç yaşına rağmen İzmit’te ticari hayatında tutundu. Yıllar boyunca önce bölgesindeki Doğu kökenli vatandaşların, sonra bölgesinin akil isimlerinden biri haline dönüştü. Akıl danışılan, fikri alınan ismine dönüştü. Ersin Alpaslan 14 Mayıs 2022’de aramızdan ayrıldı. AK Parti’nin hep önde gelen isimlerinden biriydi, o denli değer görebildi mi? Tartışılır. Hele ki Nevzat Doğan döneminde İzmit Belediye Başkan Yardımcılığını hak eden isimlerin başındaydı. Fakat o kıymeti ne yazık ki göremedi. Sadece Nevzat Doğan için Doğu ve Güneydoğu’da başardığı işlerle bu sıfatı bin kere hak etti. Ama alamadı. Hep veren taraf oldu, o kadar vermesine rağmen alındığı, bozulduğu çok şey gözünün içine baka baka yapıldı. “Ersin abi sinirlenir geçer, bir şey olmaz” şeklinde yaklaşıldı ona. Çünkü kin tutmuyordu, düşmanlık yapmıyordu. Yumuşak karnı, iyi niyetli kalbiydi. Ve Ersin Alpaslan, hiç beklenmedik şekilde aniden aramızdan ayrıldı. 17 Mayıs’ta yazmıştım, “Ersin Alpaslan’ın adını yaşatalım” dedim. Aradan aylar geçti, bırakın adını yaşatmayı, adı unutuldu. Zaman zaman Kasır Kafe’ye uğrarım. Ersin abinin hayatta olduğu vakit sık sık uğrayan, hal hatır soran insanların Kasır Kafe’ye aylardır uğramadığını gözlemliyorum. Bugün zamanında Ersin Alpaslan’ın etrafında olup; daha sonra bürokraside, siyasette ve ticarette birileri çeşitli makamlara geldilerse Ersin Alpaslan onlara hep omuz vermiştir. Hiç omuz atmamıştır. Neyse… Üzücü şeyler bunlar, geride kalan, bu kente taş koyan ailesi için de üzücü. Bunları söylemişken, geçtiğimiz günlerde AK Parti İzmit İlçe Başkanı Ali Güney Ersin Alpalan’ın vefatından sonra sanırım ilk kez geçtiğimiz gün Kasır Kafe’ye çıkmış. Tavşantepe Muhtarı İbrahim Efe, ilçe yöneticisi İsmail Özdemir ve beraberindekilerin Kasır Kafe’de güzel bir fotoğraf vermiş. Ve… Başta da söylediğim gibi; geçmişte de yazmış, Ersin Alpaslan’ın adının koyulabileceği alanlarla ilgili önerilerde de bulunmuştu. Ve onları tekrar yineliyorum. İlk önerim; Yuvam Akarca Mesire alanı. Buranın ismini Ersin Alpaslan Mesire Alanı yapabiliriz. İkinci önerim ise Kasır Kafe mevkiindeki Mesire Sokağın ismini Ersin Alpaslan Sokağı olarak değiştirmek. Ama sokak ismi değişmesinin çeşitli dezavantajları mevcut. Yuvam Akarca Mesire Alanının ismine Ersin Alpaslan’ı eklemek daha pratik bir çözüm gibi duruyor. Takdir sizlerin.

Kör olasıca müteahhit

Uzun uzun depremi anlatmaya, nasıl bir tehlike olduğunu anlatmama hiç gerek yok. Zaten bu işin ehilleri gün boyunca bunları anlattılar. 99’daki asrın faciasında Gölcük İskele Yolunda D-130 kenarındaki 8 katlı binanın en üst katında oturuyorduk. Bizim binamız yıkılmamıştı. Ailemizden kimseyi de kaybetmemiştik. Ancak depremden 3-5 ay önce, o yıllarda bölgede yeni yapılmış yeşil renkli sitede oturan yaşları 8-12 arası değişen çocuklar vardı. Bende 5 yaşındayım, dayım benden 6-7 yaş büyük. Bisikletle kovalamışlardı bizi 10-12 kişi, biz de kaza yapıp düşmüştük. İşte o çocukların hiçbiri enkaz altından çıkamadı. Tuzla buz oldu kocaman site, içinden canlı çıkmadı. Ve dün yine sallandık. Aklımıza en kötü hatıralarımız geldi, kimimiz kendini sokağa attı. Dün gece depremin ardından Yürüyüş Yoluna çıkan muhabirimiz Nuri Dinçer Akçaharman, İnci isimli bir hanımefendi ile röportaj yaptı. Önce hanımefendinin röportajın sonunda söylediği cümleyi aktarayım, güzel bir cümleydi: “İnşallah Allah bu kadarıyla bırakır, başka şeyler yaşamayız.” Temennimiz bu ancak… Bazı kör olasıca müteahhitlerin Düzce’deki Adliye binasında nasıl işler yaptığını gördük. Allah bizi depremden olduğu gibi böylesi cani müteahhitlerden de korusun.

Yazının Devamı

Fethiye Caddesi krizine dair tüm yaşananlar

İzmit Fethiye Caddesinde bulunan Vakıf İş Hanının yıkımı geçtiğimiz yıl gerçekleştirilmişti. İş hanında hizmet veren esnaflar, İzmit Birlik Limited Şirketini kurdu. Bu şirket vakıf hanını tekrar inşa etmek istiyor. Ancak ortada çok ciddi bir inşaat krizi var. Bu kriz dün gece en üst seviyeye çıktı. Muhabirimiz Serhat Güneş, gece boyunca Fethiye Caddesindeydi, yaşananları yerinde takip etti. Yaşananlar zaten ortada. Dün akşam Vakıf İş Hanı yöneticileri bölgedeki inşaatı başlatabilmek adına UKOME ve İl Emniyet Müdürlüğünden izinleri alıp caddeye girmek istedi. Öncelikle şunun altını çizeyim. Bu konuyu siyasetin tamamen dışında tutarak irdelemek istiyorum. Önce dünden başlayalım, dün Fethiye Caddesinde neler yaşandı? İzmit Belediyesi, Fethiye Caddesine döşenen taşların zarar görmemesini gerekçe ederek Vakıf İş Hanı inşaatı için malzeme taşımak isteyen İzmit Birlik Limited Şirketinin önüne barikatlar kurdu ve yetkilileri içeri almadı. Bölgeye gece yarısı AK Parti İzmit İlçe Başkanı Ali Güney ve CHP İzmit İlçe Başkanı Hakan Çakar da gitti. Hatta İKM Başkanı Murat Öztürk, o hengamenin arasında Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’ı arayarak bu krizi çözeceğini falan da söylemiş.

Şunu ifade ederek değerlendirmeye geçeyim. Sevgili Murat Öztürk, devlet-belediye işleri ciddiyet ister. Artık tarafların kafa kafaya geldiği bir anda Tahir Büyükakın’ı arayıp sorunu çözeceğim çıkışı doğru bir yaklaşım değil. O ana kadar sizce Tahir başkanın olaylardan haberi yok mu? Güldürmeyin beni Allah aşkına.

Şimdi yaşananlara geçelim. Yazı biraz uzun olacak. Öncelikle Vakıf İş Hanını yapacak İzmit Birlik Ltd Şti. yöneticisi Ali Osman Aykan’dan konuyu baştan sona dinledim. Aykan’a ilk olarak şunu söyledim; “Konuyu siyasi tartışmanın tamamen uzağında dinlemek ve değerlendirmek istiyorum.” O da bana, “Benim hiçbir siyasi partinin kapısının önünden geçmişliğim yok. Ben esnafım. Esnaf kimliği olan bir insanım. Ne bir siyasi parti üyeliğim var ne de siyasi bir olayım” diyerek girizgah yaptı. Gelin önce Ali Osman Aykan’dan yaşananları dinleyelim:

Yazının Devamı