AK Parti İzmit Belediye Meclis üyesi Ersin Alpaslan, bu kentin sembol isimlerinden biriydi.
Ağrılı Alpaslan, yıllar önce İzmit’e geldi.
Eski yıllarda Alpaslan ailesi bu kentte dışlanmalar da yaşadı.
Alpaslan ailesinin bu kentteki lideri, sözü geçen adamı Ersin Alpaslan’dı.
Genç yaşına rağmen İzmit’te ticari hayatında tutundu.
Yıllar boyunca önce bölgesindeki Doğu kökenli vatandaşların, sonra bölgesinin akil isimlerinden biri haline dönüştü.
Akıl danışılan, fikri alınan ismine dönüştü.
Ersin Alpaslan 14 Mayıs 2022’de aramızdan ayrıldı.
AK Parti’nin hep önde gelen isimlerinden biriydi, o denli değer görebildi mi?
Tartışılır.
Hele ki Nevzat Doğan döneminde İzmit Belediye Başkan Yardımcılığını hak eden isimlerin başındaydı.
Fakat o kıymeti ne yazık ki göremedi.
Sadece Nevzat Doğan için Doğu ve Güneydoğu’da başardığı işlerle bu sıfatı bin kere hak etti.
Ama alamadı.
Hep veren taraf oldu, o kadar vermesine rağmen alındığı, bozulduğu çok şey gözünün içine baka baka yapıldı.
“Ersin abi sinirlenir geçer, bir şey olmaz” şeklinde yaklaşıldı ona.
Çünkü kin tutmuyordu, düşmanlık yapmıyordu.
Yumuşak karnı, iyi niyetli kalbiydi.
Ve Ersin Alpaslan, hiç beklenmedik şekilde aniden aramızdan ayrıldı.
17 Mayıs’ta yazmıştım, “Ersin Alpaslan’ın adını yaşatalım” dedim.
Aradan aylar geçti, bırakın adını yaşatmayı, adı unutuldu.
Zaman zaman Kasır Kafe’ye uğrarım.
Ersin abinin hayatta olduğu vakit sık sık uğrayan, hal hatır soran insanların Kasır Kafe’ye aylardır uğramadığını gözlemliyorum.
Bugün zamanında Ersin Alpaslan’ın etrafında olup; daha sonra bürokraside, siyasette ve ticarette birileri çeşitli makamlara geldilerse Ersin Alpaslan onlara hep omuz vermiştir.
Hiç omuz atmamıştır.
Neyse…
Üzücü şeyler bunlar, geride kalan, bu kente taş koyan ailesi için de üzücü.
Bunları söylemişken, geçtiğimiz günlerde AK Parti İzmit İlçe Başkanı Ali Güney Ersin Alpalan’ın vefatından sonra sanırım ilk kez geçtiğimiz gün Kasır Kafe’ye çıkmış.
Tavşantepe Muhtarı İbrahim Efe, ilçe yöneticisi İsmail Özdemir ve beraberindekilerin Kasır Kafe’de güzel bir fotoğraf vermiş.
Ve…
Başta da söylediğim gibi; geçmişte de yazmış, Ersin Alpaslan’ın adının koyulabileceği alanlarla ilgili önerilerde de bulunmuştu.
Ve onları tekrar yineliyorum.
İlk önerim; Yuvam Akarca Mesire alanı.
Buranın ismini Ersin Alpaslan Mesire Alanı yapabiliriz.
İkinci önerim ise Kasır Kafe mevkiindeki Mesire Sokağın ismini Ersin Alpaslan Sokağı olarak değiştirmek.
Ama sokak ismi değişmesinin çeşitli dezavantajları mevcut.
Yuvam Akarca Mesire Alanının ismine Ersin Alpaslan’ı eklemek daha pratik bir çözüm gibi duruyor.
Takdir sizlerin.
Kör olasıca müteahhit
Uzun uzun depremi anlatmaya, nasıl bir tehlike olduğunu anlatmama hiç gerek yok. Zaten bu işin ehilleri gün boyunca bunları anlattılar.
99’daki asrın faciasında Gölcük İskele Yolunda D-130 kenarındaki 8 katlı binanın en üst katında oturuyorduk.
Bizim binamız yıkılmamıştı.
Ailemizden kimseyi de kaybetmemiştik.
Ancak depremden 3-5 ay önce, o yıllarda bölgede yeni yapılmış yeşil renkli sitede oturan yaşları 8-12 arası değişen çocuklar vardı.
Bende 5 yaşındayım, dayım benden 6-7 yaş büyük.
Bisikletle kovalamışlardı bizi 10-12 kişi, biz de kaza yapıp düşmüştük.
İşte o çocukların hiçbiri enkaz altından çıkamadı.
Tuzla buz oldu kocaman site, içinden canlı çıkmadı.
Ve dün yine sallandık.
Aklımıza en kötü hatıralarımız geldi, kimimiz kendini sokağa attı.
Dün gece depremin ardından Yürüyüş Yoluna çıkan muhabirimiz Nuri Dinçer Akçaharman, İnci isimli bir hanımefendi ile röportaj yaptı.
Önce hanımefendinin röportajın sonunda söylediği cümleyi aktarayım, güzel bir cümleydi:
“İnşallah Allah bu kadarıyla bırakır, başka şeyler yaşamayız.”
Temennimiz bu ancak…
Bazı kör olasıca müteahhitlerin Düzce’deki Adliye binasında nasıl işler yaptığını gördük.
Allah bizi depremden olduğu gibi böylesi cani müteahhitlerden de korusun.