Yöneticimiz uyuyor mu?

Göksel Ali Argun

Göksel Ali Argun

Tüm Yazıları

Çizgi film formatındaki çatı yalıtım malzemesi reklamı, 70’lerin unutulmazlarından biridir.
Kaynaklarda 1975 yılına ait olduğu yazılsa da, benim de hatırladığıma göre 1975-1980 yılları arasında yayımlandı.
Reklamın konusuna gelince…
Çatı kaplama malzemesi olmayan bir apartmanın kapıcısına, üst kattakiler yorgan ve atkılara sarılmış bir şekilde titreyerek “Yak şu kaloriferi, kapıcı, donuyoruz!” diyerek kızgınlıkla bağırıyor.
Alt kattakiler ise pijama ve atletle “Söndür şu kaloriferi, pişiyoruz! Üstelik paralar boşa gidiyor. Yöneticimiz uyuyor mu?” diyerek tepki gösteriyor.
Zavallı kapıcı, onları memnun etmek için apartmanın katları arasında merdivenlerde mekik dokuyarak koşturuyor.
En sonunda çaresizliğin verdiği bıkkınlıkla havaya bağırıyor ve bir mucize gerçekleşiyor.
Çatı izolasyon malzemesi uçarak gelip çatıyı kaplıyor!
Bezgin kapıcımız, bu çözümle rahatlayıp mutlu bir şekilde “Çatıyı kapladık. Üst kattakiler ısındı, alt kattakiler pişmiyor, benim de koşuşturmaktan tabanlarım şişmiyor. Sağ olasın…” diyerek mutluluğunu ifade ediyor.

GÜNÜMÜZ FUTBOLUNA GELİNCE

Aynı günümüz futbol kulüpleri gibi, bir çatı altında toplanan takımlarda da benzer bir durum yaşanır.
Üst taraf “Terlerken” alt yapı “Üşümüştür”, alt taraf “Terlerken” üst yapı “düşmüştür!”
Yöneticilikle ilgili ilk duyduğum ve izlediğim şey bu reklam filmiydi.
Apartman yöneticisi kavramını o zaman öğrendim ve büyüdükçe yöneticiliğin başka yerlerde de olduğunu fark ettim.
Önce okullarda müdür yardımcılarını, mahallede muhtarı gördüm.
Şimdilerde ise her yerde yöneticiler var. Siyasi partilerde, sivil toplum kuruluşlarında, kulüplerde ve hatta WhatsApp gruplarında!
En çok ilgimi çeken de WhatsApp yöneticileri…
“Ne yapıyorsun?” diye sorsanız, “Bir WhatsApp grubunda üst yöneticiyim” diyenler çıkabilir.
Bizim ilgilendiğimiz ise spor kulüplerinde ve sporla ilgili yerlerdeki yöneticiler.
Peki, spor yöneticisi nasıl olmalı?
Spor yöneticiliği nedir?

SPOR YÖNETİCİSİ OLMAK: TOP SAHALARININ BÜYÜK PATRONU

Spor yöneticisi olmak kulağa havalı gelir.
Maçlarda takım elbiseyle dolaşıp “Transferleri ben yapıyorum” havası atmak, bir yandan kulübün finansmanıyla ilgilenmek, maçlara lüks siyah bir araçla gelip “Onun arabası var güzel mi güzel, şoförü de var özel mi özel” dedirten cinsten.
Ancak gerçekler her zaman hayaller kadar parlak değildir.
Gelin, Türkiye’de spor yöneticiliğine esprili bir bakış atalım.

SPOR YÖNETİCİSİ OLMANIN İLK KURALI: HER ŞEYİ BİLMEK!

Türkiye’de spor yöneticisiyseniz, sadece futbolu değil, basketboldan eskrime kadar her sporu bilmek zorundasınız.
Taraftarlar her konuda fikrini söyler; siz de cevap vermek zorundasınız.
Transfer başarısız mı oldu? Saha çamur mu? Tesis yetersiz mi? Suçlusu sizsiniz!
Bir spor yöneticisinin omuzlarında teknik direktörden saha görevlisine kadar herkesin sorumluluğu vardır.

OKUL VAR, AMA TECRÜBE DAHA ÖNEMLİ

Ülkemizde spor yöneticiliği eğitimi veren üniversiteler mevcut.
Bu bölümlerde spor pazarlaması ve organizasyon yönetimi gibi dersler alarak teorik bilgi edinebilirsiniz.
Ancak pratikte, kulüp içinde yetişmek, spor camiasında isim yapmak ve geniş bir çevre sahibi olmak daha önemlidir.
Sonuçta, Türkiye’de bir futbol kulübü yöneticisi ya da başkanı olmak için genelde “iş insanı” kimliği aranır.
Diplomanızdan çok “Kimleri tanıyorsunuz?” ve “Paranız var mı?” soruları sorulur.

TÜRKİYE’DE SPOR YÖNETİCİLİĞİ: GÖREVİN TANIMI YOK, AMA HER ŞEYE KARIŞ!

Türkiye’de spor yöneticiliği, çoğu zaman “her şeye koş” anlamına gelir. Stadyumun çatısı mı akıyor? Hemen tamirci bul. Oyuncunun morali mi bozuk? Motive et. Taraftar sosyal medyada eleştiri mi yapıyor? Kriz yönetimine geç.
Görev tanımı genelde şöyledir “Her şeyi hallet, ama başarı gelmezse suçlu sensin!”

ESPRİYLE KARIŞIK TAVSİYELER

1.Sabır Taşı Olun: Herkes sizi eleştirecek, buna hazır olun. Taraftara, basına ve yönetime aynı anda yetişmeniz gerekebilir.
2. Kulübün Kasasını İyi Koru: Transferlerde dikkatli olun. “Bu futbolcu kaça geliyor?” sorusunu sormak hayat kurtarır. Transfer çılgınlıklarına kapılmayın. Ölçülü ve yerinde transferler yapın.Karşılığını verin abartmayın
3. Her Zaman Alternatif Planınız Olsun: Teknik direktör mü istifa etti? Hemen bir yedeği hazır bulundurun. Sizden her zaman çözüm beklenir. Antrenörün neden istifa ettiği önemlidir. Bunun hesabı basına ve taraftara verilmelidir.
4. Futbolu Sevin Ama Objektif Olun: Taraftar gibi duygusal yaklaşmak yerine, kulübün çıkarlarını gözetmek zorundasınız. Süreklilik esas olmalı, genç yeteneklere fırsat tanınmalı.
5. Sözünüzde Durun: Sezon başında oyunculara, teknik ekibe verilen sözler tutulmalı. Zamanında gerekli düzenlemeler yapılmalı, taraftara değer verilmeli.

SONUÇ

Türkiye’de spor yöneticiliği, bol kahve, az uyku ve çok stresle yapılan bir meslek.
Ama sporun içindeki dinamizm ve heyecan her şeye değer.
Eğer “Ben bu tempoya varım” diyorsanız, belki de geleceğin spor yöneticisi siz olabilirsiniz.
Tabii ki önce iyi bir çevre, cesaret ve bolca sabır gerekiyor. Unutmayın, başarıda alkışı başkası alır; başarısızlıkta “O yaptı!” denir.
“Bu işin içinden geliyorum” diyorsanız, “A,B,C planlarım var, bütçe planlaması yaptım ve her türlü zorluğa hazırım” diyorsanız, kırmızı çizgileriniz varsa ,yönetiminize de güveniyorsanız ,planlarınız hazır, sağlam ve etik değerlere sahipseniz, başarılı bir spor yöneticisi olabilirsiniz.
Ama dürüstlük ve adalet her zaman önceliğiniz olmalı!

WhatsApp Türkiye Spor yöneticisi