Yaratıcı bir idam yöntemi olarak asgari ücret
Gündemimiz, ülkenin yüzde 20’lik kesimini ilgilendirmeyen asgari ücret. Zaten başka seçeneğimiz de yok.
Gazetelerde, televizyon kanallarında, beklenen sıralarda, otobüslerde yani her yerde bu konuşuluyor.
Komisyon toplanıyor dağılıyor, tekrar toplanıyor… Bakan açıklama yapıyor, sendika başkanları konuşuyor, taslaklar hazırlanıyor… Tahminler, teklifler açık artırmalardan farksız; var mı artıran?
Ama durun bi’, evet kesinlikle bir hinlik var. Hiçbir şey olmasa bile bir şeyler oluyor(!)
Gelin olanı anlamak için dünyadaki ve ülkemizdeki bazı verilere bakalım.
Dünya nüfusunun %1,1'lik kısmı, dünya genelindeki toplam servetin %45,8’ine yani yarısına sahip.
Dünya nüfusunun %55’lik çoğunluğu ise toplam gelirden aldığı pay yalnızca %1,3.
Küresel ölçekteki veriler bunlar. Peki Türkiye’de durum ne?
Türkiye’de gelir düzeyi en yüksek olan %20’lik grup, gelirin %48,3’ünü alırken, en düşük %20’lik grubun payı sadece %5,9.
Veriler gelir eşitsizliğinin boyutlarını net bir biçimde gösteriyor. Rakamlar, olan bu diyor bize.
Pratik yaşamımızda açık bir şekilde karşımızda duran gerçek, gündemin sesiyle boğuluyor. Asıl sorun ustaca gizleniyor.
İnsanı yalnızca geçimini düşünmeye mahkum etmek hayli yaratıcı bir idam yöntemi. Sürekli geçim kaygısı, paranoyak bir toplum yaratıyor. Sonrasında müjdeli bir haber ve duyguları coşturan gürültülü söylemlerle paranoya biraz olsun uyuşturuluyor.
Asgari ücret üzerinden gelişen söylemler de morfin etkisi taşımaktan öte bir şey değil. Teklifler verilecek, pazarlık yapılacak ve kendi aralarında bir karara varacaklar. Sonra altın bir tepside asgari ücret sunulacak.
Sonra… sonrası aynı.
‘Yaşa reis! Kahrol reis!’
Küçük bir hatırlatma: Asgari ücret verilmesi zorunlu olan en düşük ücret. Yani daha fazlasını vermek yasalarımıza uygun.
*TÜİK Gelir Dağılımı İstatistikleri, 2023
*TÜİK Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistikleri, 2023
*Credit Susisse Küresel Servet Raporu, 2021