Dil, İşgal ve Taha Kılınç
“Okuyacağınız metin, tek başına Eliezer Ben Yehuda’nın azmine övgüler düzmüyor. Zaten amaç da bu değil. Son bölümde, kendi tarihimizden üç çarpıcı hayat hikayesi eşliğinde, sözü bir yere getiriyorum. Aslında, kitabı sadece o bölümde öne çıakrdığım hisse için yazdığımı bile söyleyebilirim.” Sevgili ağabeyim Taha Kılınç, “Dil ve İşgal” isimli eserinin ön sözünü böyle bitiriyor.
Önce şuradan başlayalım “Dil ile İşgal” modern İbranice’nin doğuşunu anlatan bir eser. Yalnızca dini metinlerde ve dini törenlerde sıkıştırılmış İbranicenin, yeniden sosyal hayata, konuşma ve yazı dili haline gelmesinin hikayesini anlatıyor.Bunun yanında Eliezer Ben Yehuda’nın hayat hikayesinin anlatıldığı bir biyografi de aynı zamanda. Zira Ben Yehuda İbranice’nin yeniden diriltilmesinde çok önemli etkilere sahip olduğunu kitapta detaylarıyla öğreniyoruz.
İlk gençlik yıllarından başlayan İbranice macerasıhayatının ana fikri haline geliyor ve hayatını şekillendiriyor.Ben Yehuda’nın dil rüyasına adadığı hayatının içerisinde Rusya’dan Mısır’a, Amerika’dan Kudüs’e dünyanın dört bir yanına yapılan yolculukları görüyoruz. Dönemin şartlarını gittiği bölgelerden insan, memleket manzaralarına bakarak anlama fırsatı yakalıyoruz.
Hemen her yolculuğa biraz hastalığın, fazlaca risklerin ve tantanaların eşlik ettiğini görüyoruz. Ki hemen her yolculuğun bir şekilde sigortalandığı, daha güvenli hale getirildiği günümüze nispetle korkunç bir seyahatler silsilesine şahit oluyoruz. Osmanlının son döneminde Kudüs’e ve İsrail’in kuruluşuna giden yolun taşlarının nasıl döşendiğini görüyoruz.
Hemen her ayrıntısıyla okuyucuya farklı kapılar açan eserin arka planında, esas mesele olarak bir davaya adanmış bir yaşam ve bu çabanın nasıl bereketlendiği yer alıyor. Dönemin zorlu şartlarında, hastalıklarına, imkansızlıklara bakmadan, davası uğruna koşturan bir adamın hikayesi Ben Yehuda’nın hikayesi. Yazar bu hikayeden hissemize üç temel dayanak çıkartıyor “Tarih huzurunda kendine bir ödev vermek ve hayatını buna adamak; Dış şartların olumsuzluğundan hiç yılmadan, işine odaklanmak; Gayretle ve dava şuuruyla, gece gündüz çalışmak.”
Tam burada da devreye şu giriyor, yazar önsözün sonunda vurguladığı, İslam dünyası içerisinde Ben Yehuda gibi davaları uğruna hayatlarını vakfeden üç ismi, üç örnekliği bize tanıtıyor: “ Muhammed el-Gazzali, Şeyh Arslan Dimeşki ve Ebu İshak eş-Şatıbi”. Ve kitabı çok ehemmiyetli bir dersle kapatıyor. “Vazifenize odaklanın. Tarih, hakkınızı asla yemektir.”
“Dil ve İşgal” bir yandan günümüz siyonist dünyasının oluşumu için kritik eşiklerden 1800’lerin sonu ve 1900’lü yılların başı arasındaki zaman diliminin fotoğrafını çekerken diğer yandan kendi hayatımıza dersler almamızı amaçlıyor. Kitap ile söyleyeceklerimiz gelecek okurlarına daha fazla kopya vermemesi için burada kalsın biz devam edelim.
Kitabın yazarı Taha Kılınç, oldukça çalışkan ve münbit bir yazar. Orta Doğu ve İslam coğrafyasına dair okumalarının dışında hemen birçok bölgeye yaptığı seyahatlerle tanışıklık kazanmış ve bunları sürdürmeye çalışıyor. eserlerinin temeline oturttuğu bu ümmet coğrafyası içerisinde gezi yazısından, etkili kişilerinin portrelerine, tarihi ve günümüz durumuna dair çeşitli konularda, tarzlarda yazıları mevcut.
Bunları yaparkensosyal hayatla irtibatını sürdüren yazar, tavsiye niteliğinde “Neyi Nasıl Yapmalı?, Kırmadan İncitmeden” gibi tavsiye niteliğinde eserleri de mevcut. Hususi gençlere tavsiye niteliği taşıması açısından “Biz Bize”, bir çocuk kitabı denemesi olarak da “365 Günde Peygamberimin Arkadaşları” kıymetli yerlerde konumlanıyor.
Bu yılın ocak ayında çıkan Dil ve İşgal’den sonra yakın zamanda İslam Şehirleri Atlası ve Dört Suikast (Filistin’i Sarsan Kurşunlar) kitaplarını çıkarttı. Yazar mevcutta da Yeni Şafak Gazetesinde çarşamba ve cumartesi günlerine köşe yazılarına devam ediyor.
Tanışıklığımızın öğrencilik yıllarımda ara ara uğradığım bir tefsir grubuna dayanan Taha Ağabey, Kocaeli’ye döndükten sonra mutad aralıklarla ziyaretine gittiğim, çeşitli meselelerde danıştığım bir insana dönüştü. Bundan duyduğum memnuniyetle birlikte, bir yazar olarak hayatlarına alacaklara katacağı fazlaca şeyin olduğu kanaatindeyim.
Bu vesileyle bir duyuruyla sözlerimi toparlamak isterim. MTTB Fikir Akademileri üst başlığında bir Gazze Akademisi düzenliyor. Bu vesileyle 30 Ekim saat 15.00’da Taha Ağabey konferansa gelecekmiş. İlgililerin irtibata geçmesini tavsiye ederim.