Sahip olduğu dünya malıyla övünen insanlardan korkarım, bu insanlar hayatta bir şeyler olabilir belki; ama insan kalabilir mi bilmiyorum. Bilgeliği ile bana ilham veren bir büyüğüm var. Kendisi nesillerdir süren aile şirketlerinin şimdiki yöneticisi, 60 yaşlarında. Yılın belli zamanlarında teknesiyle açılıp 20 gün kadar ortadan kayboluyor.
Sosyal medya hesabı yok, hiç açmamış. Hala el yazısıyla notlar tutuyor, kalemle yazmayı çok seviyor. Bana söylediklerini önemsiyorum, öyle çok konuşan biri değil, zaten sık bir araya da gelemiyoruz. Gerçek zenginlikten ve gerçek zenginlerden bahsetmişti bir keresinde. Zenginliğin insanın elindekilerin değerini bilmesi gerektiğini, bir de elindekileri kullanabildiği kadar insanın zengin olabileceğini söylemişti. Ama maddi zenginlik kavramına da bakış açısı hoşuma gidiyor.
Zenginliğin yakışmadığı çok insan türedi, sosyal medyada gösteriş yapan, yediğini içtiğinin, bindiği arabasını ve evinin içini paylaşan, para ve parayla alınanlar ağzından düşmeyen ne çok insan var günümüzde. Bir ürün üretmeden, insanlara fayda sağlamadan, hizmet vermeden, hatta gerçekten emek vermeden bir anda zenginleşen insanlar görür olduk. Bunların yansımaları da oldukça tuhaf. Sosyal medya mecralarında mide bulandıran paylaşımlar, lisanımızı bozan ve kelimeleri ağzından gevrek gevrek çıkaran cümlelerle; ulaştıkları büyük kitleleri de bir şekilde etkileyen fenomenler türedi.