Nevzat Altun

Nevzat Altun

Bilgisayarlar şiir yazabilir mi?

Bilgisayar şiire benzer şeyler yazabilir. Algoritmalar kullanarak bunu deneyenler var. Ama bunun adı şiir değildir.

“Şiir, bir hissin düşünceyi, düşüncenin de kelimeleri yakaladığı andır. “ Aynen böyle tanımlıyor ünlü bir şair ve düşünür.

Aynı şairin birkaç sözünü paylaşalım. Belki daha önce duymuşsunuzdur;

Yazının Devamı

Endişelenmemek elde

Herkes için endişenin farklı nedenleri olabilir. Gerginlik, panik, korku, terleme ve hızlı kalp atışı endişenin bazı belirtileridir. Peki bizi endişelendiren şeyler nelerdir, neden endişeleniriz?

Sağlımızla ilgili bir sorun olduğunda endişe duyarız. Acaba tümör mü var, kanser miyim, ciddi bir hastalık mı geçiriyorum gibi. Bu endişeler gerçek olabileceği gibi bazen sadece endişedir.

Kendimizden ziyade ailemizdeki ya da yakınlarımızdan birinin başına bir şey gelmesinden dolayı endişe duyarız. Buradaki edişe gerçekten bir şey olduğundan değil, bir şey olursa bununla nasıl başa çıkacağımız sorunudur.

Yazının Devamı

Aldatan sihirbaz dürüsttür

Mesleği ne olursa olsun dürüstçe işini yapan herkese selam olsun. Çoğu zaman o kadar zordur ki dürüst olmak. Gerekeni yapmak. Doğruyu yapmak, doğruyu söylemek.

Dürüstlük nedir? Dürüst neden dürüsttür? Kim kime karşı dürüsttür?

Farsça kökenlidir “dürüst” kelimesi. “drust” veya “durust gelip "sağ, sağlam, doğru (öz veya kişi), düz, düzgün” anlamlarına gelmekte.

Yazının Devamı

Roma'nın tersi

William Shakespeare'in drama eseri olan Romeo ve Juliet’te , Juliet'in yaşı on dört civarındadır. Bir kadının çok erken yaşta gizlice evlenmesi fikri günümüzde olsa skandaldır.

Çeşitli sebepleri olmasına rağmen Avrupa ortaçağında oniki onbeş yaş arası evliliklere sıkça rastlanır. Evlilikler bireysel seçimden ziyade aileler tarafından ayarlanır ve dayatılırmış. Bu durum özellikle ROMA da Katolik kilisesi tarafından katı bir tutumla onay görmekteymiş. Ailenin rızasına yada ailenin kendileri adına hareket etmesi fikrine karşı çıkanlar ROMA kelimesinin tersi olan AMOR kelimesi ile özdeşleştirilmişler. İspanyolca ve Portekizce'den gelen amor "aşk", gayri meşru bir çocuğu belirtmek için kullanılır. İtalyanlar mı diğerlerinden aldı onlar mı ötekilerden aldı bu biraz belirsiz. Aslında çok da kullanılan ve iyi bir reklam sloganıdır ROMA AMOR. ROMA aşk şehridir diye çok pazarlanır. Demek hakikati de varmış.

Tabi her dönemin kendine göre şartları ve gerçekleri var. Günümüzde evlilik yaşı gittikçe yukarılara çıkıyor. Zaman ve şartların sadece evlilik üzerinde değil tümüyle insan ömrü üzerinde de etkisi var. Demek eski zamanlardaki ihtiyaçtan ya da şartlardan kaynaklı evlenme yaşı kadar, çocukluk, gençlik, orta yaş kuşağı kavramları da zamana ve şartlara göre değişiyor.

Yazının Devamı

Borçlu muyuz?

Gönül borcu, vatan borcu, namus borcu, kamu borcu, kulluk borcu.

Gelin isterseniz, yükümlülük, ödev, sorumluluk benzeri tüm kavramları bir paket yapıp adına borç diyelim. Ve bakalım bu borç nedir ne değildir. Öyle ya, borçlarımızı sorgulama hakkımız var. Kime neden borçluyuz.

Daha doğmadan borçluyuz.

Yazının Devamı

Öğrettiği mi, öğretmen mi?

Belçika, Almanya, Macaristan, İsrail, Japonya, Hollanda, Yeni Zelanda, Portekiz, Romanya, Güney Afrika, İngiltere. Bu ülkelerde geleneksel bir öğretmenler günü kutlanmıyor.

5 ekim 1994 yılından beri UNESCO kapsamında bir çok ülkede öğretmenler günü kutlanıyor. Bazı ülkelerde ise daha eski tarihlere dayanan kutlamalar da bulunmakta.

Ülkemizde Atatürk'ün 100. doğum yıl dönümünde yani 1981 yılında onun Başöğretmen oluşunun ( 24 kasım 1928 tarihi olması sebebiyle) her yıl ülke çapında Öğretmenler Günü olarak kutlanmasına karar verilmiş.

Yazının Devamı

Susma hakkı, susmasana

Daha anne karnında konuşmanız, bir ses vermeniz, soruya cevap vermeniz istenir. Bırakın ses vermeyi anne karnına bir tekme atsanız bu bayramdır resmen anne baba için.

Bakalım sonrası ne oluyor. Bu kadar konuşturulmaya meraklı bireyin başına neler geliyor. İzleyelim efendim;

Çocuk doğar, ağladıkça susturmaya çalışırız. Başaramayınca eşimize atarız topu “ şunu sustursana “.

Yazının Devamı

İnsan tanıktır

Tanıklık (şahitlik) bir şekilde herkesi ilgilendirir. Bizim hukukumuzda tanıklık kamusal bir görev olarak nitelendirilir. Tanık dinlenmeden önce mahkemelerde yemin ettirilir. Tanığa yolluk verilir. Ama öyle her davada tanıklık olmaz. İdari yargı dediğimiz devlete karşı açılan birtakım davalarda, Vergi davalarında tanıklık olmuyor. Ayrıca sınırı belli miktarın üstündeki alacak verecek davalarında da tanıklık olmuyor.

Artan dijital değişimle tanıklık sanki biraz önemini yitirdi gibi görünmektedir. Öyle ya, Cep telefonunuza kaydettiğiniz görüntü ve resimlerle ya da güvenlik kamera kayıtları ile rahatça ispat edebileceğiniz bir işi neden tanıkla ispatlayasınız ki. Hatta yargı makamları da ellerine böyle bir delil geçerse tanığa çok da itibar etmezler.

Futbol maçlarını milyonlarca kişi izliyor. Bir pozisyonda şüphe varsa “tekrar oynat” lar başlıyor. Tekrar izlemekle de olay bitirilemiyor. Bu defa yorum farkları meydana geliyor. Birçok açıdan çekilmiş görüntülere rağmen işin içinden çıkılamıyor. Bunu izleyen milyonların dahi farklı yorumları oluşuyor. Ortada bir dijital veri olmasına rağmen ve insan ilgisi en üst seviyede olmasına rağmen olay net olarak her zaman çözülemiyor.

Yazının Devamı