Milli eğitimin mil ayarı?

Prof. Dr. Muhsin Halis

Prof. Dr. Muhsin Halis

Tüm Yazıları

Türkiye Cumhuriyeti'nin en köklü kurumlarından biri olan Millî Eğitim Bakanlığı, 100 yılı aşkın süredir tartışmaların odağında olma potansiyelini korumaya devam ediyor. Bu uzun süreçte, sıklıkla değişen stratejiler, hedefler ve politikalarla"Millî Eğitim" sistemimizin mil ayarı hep şüphe uyandırdı. Bazen milin yerinden oynadığı, bazen de yerinde olmadığı dönemlere tanıklık ettik. Şimdilerde Milli Eğitim en maharetli bakanlardan biri olarak Millî Eğitim Bakanımız Prof. Dr. Yusuf Tekin'in, bu "mil"i sabitleme gayretleri inşallah amacına ulaşır temennisiyle mil kelimesi üzerinden eğitim sistemini tahlil edelim:

"Mil" kelimesi, tarihsel, kültürel ve teknik bağlamlarda çok katmanlı bir anlama sahiptir. Bu bağlamların her birine mili eğitime dair anlamlar yükleyerek eğitim politikalarını belirlemek mümkün olabilir mi?

"Mil" kelimesi, Arapça "millet" (ملة) kökünden türetilmiştir ve kabaca "bir topluluğun paylaştığı din veya inanç sistemi" anlamına gelir. Osmanlı Türkçesinde "millet" kelimesi, modern "ulus" anlamından ziyade, din temelli toplulukları ifade etmek için kullanılmıştır; örneğin, "Millet-i İslam" Müslüman topluluğu, "Millet-i Rum" ise Ortodoks topluluğu ifade eder.

Latince "mille" kelimesi "bin-milenyum" anlamına gelir ve İngilizcede "mile" olarak kullanılan mesafe ölçü biriminin temelidir (yaklaşık 1,609 kilometre). Türkçede ise "mil" kelimesi hem mesafe ölçüm birimi (deniz mili, kara mili) hem de bir dairesel hareketin merkezindeki ana eksen olarak çeşitli makinelerde kullanılan ince ve uzun metal çubukları ifade eden mekanik bir parça (krank mili, iğne mili vb.) ismi olarak kullanılır. İngilizcede "mill" kelimesi "değirmen" anlamına gelir ve sanayi veya üretimle ilişkilendirilir. Hintçe ve Sanskritçede ise "mil" kelimesi "birleşme, kavuşma" anlamlarına gelir.

Millî Eğitim'in milini hangi anlamda alırsak alalım milli olmak her hâlükârda önemli bir değer olarak öne çıkıyor. “Mil” kelimesine dair bu çok yönlü anlam seti, Milli Eğitim sistemini hem teorik hem de pratik düzeyde yeniden değerlendirmek için güçlü bir metafor tayfı sunabilir. Kelimenin farklı anlamlarını eğitim politikalarına uyarlamak, sistemin strateji, amaç, politika ve eylemlerini derinlemesine analiz etmek için bir model oluşturabilir.

Bu bağlamda tarihsel, kültürel ve teknik anlamlardan yola çıkarak “Mil” etrafında dönen bir Milli Eğitim analizi yapalım:

Meselamesafe boyutuyla Milli Eğitim sisteminin hem geçmişe yaslanan bir manevi derinliğe hem de geleceğe yönelik stratejik bir vizyona sahip olması gerektiği söylenebilir. Tarihsel anlamı sayesinde kimlik ve aidiyet hissi kazandırırken, teknik anlamı sayesinde eğitimde sistemik işleyişin önemine, zaman boyutuyla da sürekli gelişen dünya şartlarında sistemin sürdürülebilirliğine vurgu yapabilir.

Milli Eğitim, yalnızca bireylerin bilgi ve becerilerini geliştiren bir sistem değil, aynı zamanda toplumsal yapının geleceğini inşa eden bir rehber olabilir. Bu çerçevede, “mil” kelimesinden türetilen bir vizyon, hem eğitimin hem de toplumun dönüşümünde temel bir yapı taşı olabilir.

Bir sistemin hareketini düzenleyen ve bu hareketi belirli bir eksen etrafında sürekli ve dengeli bir şekilde ileten bir yapı elemanı olarak "Mil" sistemin parçalarını birbirine bağlar ve onları senkronize eder, hareketin kesintisiz ve verimli bir şekilde sürdürülmesini sağlar. Bu teknik anlam çerçevesinde Milli Eğitimi "mil takılmış eğitim" metaforu üzerinden yorumlamak sistem düşüncesini somutlaştırmak için yararlı olabilir. Eğitim sistemini ülkenin ilerlemesini için bir motor gibi düşündüğümüzde, mil bu sistemin merkezindeki düzenleyici ve hareketi ileten temel yapı olarak işlev görür. Kurumsal yapı, müfredat, yönetim mekanizmaları ve değerler, bu sistemin unsurlarıdır.

Milli eğitimin mili bu bağlamda ulusal kimliği, ortak değerleri ve toplumsal bütünleşmeyi temsil eder. Mil sayesinde eğitim sisteminin tüm bileşenleri, yani öğretmenler, öğrenciler, veliler ve müfredat uyumlu bir şekilde çalışır. Milin döner hareketi, toplumu sürekli ileriye taşıyan bir mekanizmaya dönüşür, milin düzgün çalışması ise sistemin verimliliğini ve sürdürülebilirliğini sağlar. Eğer mil düzgün çalışmazsa, yani eğitimdeki eşitsizlikler veya müfredat sorunları varsa sistemin tüm işlevi aksayabilir.

Eğitim sisteminin kalbive toplumsal değerlerin aktarımını sağlayan bu mil, ulusal kimlik, tarih ve kültür gibi bileşenlerle beslenir. Eğitim, bu mil etrafında döner ve nesilden nesile bilgi ve değer aktarımını sağlar. Eğer mil, yani sistemi düzenleyen unsurlar düzgün çalışmazsa, eğitim sistemi tıkanır ve bireyler topluma katkıda bulunamaz hale gelir. Milin düzgün çalışması, eğitimin bireylere ve topluma katkı sağlamasını mümkün kılar. Bu metafor, aynı zamanda milli eğitim sistemindeki potansiyel sorunların, örneğin mildeki arızaların nasıl tespit edilip giderilebileceğine dair düşünsel bir çerçeve sunar.

Milli Eğitim politikalarının, stratejilerinin ve eylemlerinin sürekli değişimi, eğitim sisteminin "milinin olup olmadığı" sorusu bağlamında ele alındığında, bu değişkenlik derin bir analizi ve eleştiriyi hak etmektedir. Eğitim sisteminin merkezinde yer alan düzenleyici bir milin eksikliği veya bu yapının yeterince sağlam olmaması, sistemin işlevselliğini doğrudan etkiler. Bu durum, eğitimdeki sürekli değişimlerin, sistemin sürdürülebilirlikten yoksun ve kaotik bir yapıya bürünmesine neden olabileceğini göstermektedir.

Eğitim politikalarının belirli bir stratejik hedefe bağlı olmadan sık sık değiştirilmesi, eğitim sisteminin merkezindeki milin varlığına dair şüphe oluşturmaktadır. Eğitim sisteminde bir mil varsa, bu düzenleyici mekanizma uzun vadeli bir vizyon çerçevesinde, belirli değerler ve hedefler doğrultusunda istikrarlı bir şekilde işlemelidir. Ancak, mevcut durumda milli eğitim politikalarının genellikle kısa vadeli siyasi hedeflere göre şekillendiği, planlama süreçlerinin sık sık değiştirildiği ve bu nedenle sistemin bütünlüğünün zarar gördüğü görülmektedir. Böyle bir durumda sistemin parçaları arasında koordinasyon kaybolur, hareket düzensizleşir ve sonuçta sistem verimli çalışamaz hale gelir.

Eğitim sisteminde "mil" işlevini görecek düzenleyici yapıların sürekli değişimlere dirençli ve uzun vadeli bir vizyonla şekillendirilmesi gerekirken, güncel politikalar bu yapıyı desteklemek yerine zayıflatıyor gibi görünmektedir. Örneğin, sürekli değişen müfredat politikaları, öğretmen yetiştirme süreçlerindeki eksiklikler ve sınav sistemindeki ani değişiklikler, eğitim sisteminin temel düzenleyici unsurlarının eksikliğine işaret etmektedir. Bu değişiklikler, eğitim sisteminin bir motor gibi düzenli çalışmasını sağlayacak olan "mil" unsurlarını işlevsiz hale getirebilmektedir.

Bunun sonucunda ortaya çıkan tabloda, öğrenciler ve öğretmenler bu kaotik değişimlerden en çok etkilenen sistem elemanları haline gelmektedir. Sistem elemanları, milin düzenleyici etkisinden yoksun kaldığında, sistemin istenen düzene oturması zorlaşır. Bu da eğitimde verimliliğin düşmesine, topluma nitelikli bireyler yetiştirme hedefinin zayıflamasına ve bireylerin motivasyon kaybına yol açar. Bu düzensizlik, aynı zamanda öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin sistemin işleyişine olan güvenlerini de zedeler. Sistemin düzgün çalışabilmesi için milin yalnızca mevcut olması değil, aynı zamanda tüm parçaları senkronize edecek şekilde desteklemesi gereklidir.

Bu bağlamda, milli eğitim politikalarının eleştirisi şu sorular etrafında şekillenmelidir: Eğitim sistemimizin merkezi düzenleyici unsurları neler olmalıdır? Bu unsurlar nasıl güçlendirilebilir? Milin işlevini görmesi gereken yapıların (örneğin, uzun vadeli eğitim politikaları, tutarlı müfredat sistemleri ve öğretmen yetiştirme modelleri) neden işlevsiz hale geldiği sorgulanmalıdır. Eğer sistemde bir "mil" yoksa veya mil yerine kısa vadeli, geçici çözümler konuluyorsa, bu durum sistemin tüm bileşenlerini olumsuz etkilemektedir. Eğitimde kalıcı bir düzen ve istikrar sağlanabilmesi için, eğitim sisteminin de sabit, sağlam ve geleceğe yönelik bir merkezileşmiş yapıya ihtiyacı vardır.

Sonuç olarak, milli eğitim politikalarının sürekli değişmesi, sistemdeki milin işlevsiz hale geldiği veya tamamen çıkarıldığı anlamına gelebilir. Eğitim sistemi, yalnızca belirli bir ideolojinin veya siyasi görüşün araçsallaştırıldığı değil, toplumsal ihtiyaçları ve uzun vadeli hedefleri merkeze alan bir düzenleyici yapıya kavuşmalıdır. Bu yapı oluşturulmadan, milli eğitim sisteminin "mili var mı yok mu" sorusu her zaman bir tartışma konusu olmaya devam edecektir.

Millet Milli Eğitim Bakanlığı Yusuf Tekin
Prof. Dr. Muhsin Halis Diğer Yazıları