Her Türk insanının güreşmesini bilmesi lazım
Türkler güçlüdür, Türkler asildir, Türk insanı merttir, Türkler hak yemez, yedirmez.
Türkler sporu çok sever. Yüzyıllar boyunca kendilerinin ürettiği bir çok oyun vardır.
Özellikle rekabet sporları için Türkler öncüdür ve bu sporlardan birisi de güreştir.
Adalı Haliller, Kel Aliçolar, Hasan Gemiciler, Gazanfer Bilgeler, yeni dönemde de Taha Akgüller, Rıza Kayaalpler…
Bu ülke topraklarında o kadar sağlam, o kadar karakterli, o kadar güçlü sporcular yetişmiştir ki, her biri ibretle takip edilmiştir.
Hem ruh hem de benden sağlığı açısından güreşin önemini anlatmak kelimelerle yetersiz kalır.
Şu bir gerçek ki, her Türk insanının güreşi bilmesi lazım.
Size güreş sporunun ne olduğunu elimden geldiği aktarmak isterim.
Güreş sporcuları birbirlerine vurmaz. Rakiplerini yenmeye çalışırken çok sayıda teknik kullanır.
Güreş tarihteki en eski sporlardan biridir ve zamanla farklı stil ve formları geliştirilmiştir. Güreş genellikle dövüş sanatları arasında değerlendirilir.
Estetik, çeviklik, atiklik açısından güreş kas ve iskelet sistemi açısından yüzme sporu ile birlikte en özel sporları arasındadır.
Güreş, perçinleme dövüşü, fırlatma ve indirme, eklem kilitleri, iğneler ve diğer yakalama tutuşları gibi farklı yakalama tipi teknikleri içerir.
Yakın mesafe mücadeleler açısından önemli olduğu için askeri sistemlere birçok farklı güreş tekniği dahil edilmiştir.
Greko-Romen ve serbest stil olarak iki tür güreş vardır.
Greko-Romen stilinde müsabaka sırasında ayak kullanılmamakta yalnızca belden yukarısı ile güç uygulanabilmektedir.
Serbest güreş stilinde ise vücudun her kısmı oyuna dahil edilebilmektedir.
Minder güreşinde ağırlıklar, çayır güreşlerinde ise boylar vardır.
Ağırlık sınıflamasına göre yapılan güreşler; 48 kilogramdan başlayıp 100 kilogram ve üstüne kadar devam eder.
Yağlı güreşte ise “Minik” boydan “Baş” boyuna kadar yükselme söz konusudur.
Yağlı güreşin boyları hep merak edilmiştir. Ben de size buradan yazayım.
Siz de aklınızda tutmaya gayret edin.
Minik 1
Minik 2
Teşvik 1
Teşvik 2
Tozkoparan
Ayak
Deste Küçük
Deste Orta
Deste Büyük
Küçük Orta Küçük
Küçük Orta Büyük
Büyük
Başalt,
Baş
Daha önceki yazımda yağlı güreşteki oyunları sizlere anlatmıştım.
Yağlı güreşin atası tabii ki Kırkpınar’dır ve bu güreşlerde üst üste 3 kez birinci olan pehlivan, altın kemerin ebedi sahibi olur.
Karamürselli Ahmet Taşçı bu unvanı iki kez elde etmiş ve altın kemer kazanan son pehlivan olmuştur.
Antalyalı Yusuf Can Zeybek için önümüzdeki yıl Altın kemer yılı olacak ve tüm dikkatler onun üzerinde olacak.
Açıkçası hepimiz heyecanla ve merakla güreşleri bekleyeceğiz.
Türkiye’de yaygın olarak yapılan geleneksel güreşler ise aba güreşi, şalvar güreşi, karakucak güreşi ve tabii ki yağlı güreştir.
Aba ve şalvar güreşleri isimlerini yarışmacıların giydiği kıyafetlerden alır. Aba güreşi sırasında güreşçilerin sırtında aba adı verilen, kolsuz bir giysi bulunmaktadır. Şalvar güreşinde ise güreşçiler mindere şalvar ile çıkmaktadır. Ayrıca güreşçilerin belden yukarısı da çıplaktır.
Karakucak güreşi, Türklerin milli güreşi olarak bilinmektedir. Olimpiyatlarda yer alan serbest güreş stili ile benzerlik göstermektedir. Yağlı güreş ise en yaygın geleneksel güreş müsabakasıdır. Oyuncular yağlı güreş esnasında vücutlarına yağ sürerek ve özel bir giysi giyerek mindere çıkmaktadır. Bu giysinin adına “Kıspet” denir.
Güreş hakkındaki bilgilere sizlere Nokta Gazetesi üzerinden aktarmaya devam edeceğim.
Yeğenim Erdem Övüç kardeşime de bana böyle bir ortam sağladığı için de bir güreş antrenörü olarak teşekkür ediyorum.