Aristoteles’in bile ‘bu gençlik nereye gidiyor’ sorgulamasındaki gençleri ele alarak ilkyazımı kaleme almak istedim. Gençleri diyorum bakın ‘Gençlik’ kavramını değil. Gençlik kavramı; toplumun bakış açısı ile şekillenmiş bir kurgu ve ideal olması istenilen bir kategoridir aslında. Biyolojik ve sosyolojik olarak toplumlar değiştikçe olması gereken ideal gençlik kavramı tanımı hep değişmiştir. Çoğunlukla sorunlu, istenilen düzeye gelmemiş, devamlı piyasaya taşere edilmek istenilen bir gençlik algısı yüzyıllardır devam etmekte.
Geldiğimiz noktada, dünün gençleri bugünün karar verici yetişkinleri ya sanki hiç genç olmamış, serin sulardan kor ateşlere gidip gelmemiş gibi ya da 1960’ların, 70’lerin yani 20. Yüzyılın basmakalıp anlayışı ile küreselleşen dünyanın ve baş döndüren hızla gelişen teknolojinin büyüsüne kapılmış gençleri yargılamaya, o dönemin çözüm önerileri ile gençlere dokunabileceklerini zannettikleri kararlar almaya devam ediyorlar. Görmelerini gerektiren pencereden bakamayan, açılarını değiştirmeyen karar alıcı yetişkinler tabii olarak değişen, geçmişinden uzaklaşan, olması gerekenden hızlı akan bir zamana adapte olmaya, yer edinmeye çalışan yenidünya gencinin duvarlarını aşmak bir yana, geçmişi ve gelenekleri ile arasına örülen duvarların nasıl da hızlı yükseldiğini fark edemiyorlar bile. Yeri gelmişken söyleyeyim; Bu farkındalığa erişmiş bir elin parmaklarını geçmeyen genci gören, genç kalmayı başarmış yetişkinlerin yönettiği kurumlarda var ve fakat istenilen sayıda değil maalesef. Tabi birde gözünü kapatınca herkese karanlık olduğunu düşünenlerin sayısı da az değil. Hani şu, alan programlarını doldurup gençlik programı yapıyoruz deyip gençlerin tüm dertlerini çözdüklerini çektikleri birkaç kare fotoğrafla hallettiklerini düşünen güzel yürekli insanlarımız…
Okurken sen kimsin diyeniniz de olacaktır diye düşünüyorum, bu nedenle hemen söyleyeyim ben Veysel Oti, yaklaşık 10 yıldır hasbelkader gençler ile ilgili çalışmalar yapan STK‘larda, kuruculuk, başkanlık ve yöneticilik yaptım. Düşüncelerimi hiç çekinmeden söyleyen, övülmesi gereken her organizasyonu en güçlü şekilde öven yine eleştirilmesi gerektiğini düşündüğüm her şeyi de, üslubumu sözüme cellat etmeden yeren biriyim.