YETENEK “SİZ” SİNİZ!

Göksel Ali Argun

Göksel Ali Argun

Tüm Yazıları

Nihayet lise hayatım sona ermişti ve gelecek planlamamda üniversite sınavını kazanıp spor akademisinin yetenek sınavlarına girmeyi hedeflemiştim.

Zaten futbol ve spor benim hayatımdı ve bu yetenek sınavı kaçınılmazdı.

Gerçekten yetenekli olup olmadığımı anlamam için bu sınav çok önemliydi.

1991 yılı Temmuz ayının sıcak günlerinde 3000’i aşkın kişi yetenek sınavına girmek, başarılı olmak ve ilk100 kişi arasına girebilmek için kıyasıya ter döküyordu.

İlk gün spor salonunda 8 koordinasyon parkurundan oluşan yetenek seçimi testleri vardı.

Sıçrama, cimnastik vb. parkurunun dışında, çabukluk ve koordinasyon içerikli futbol topu ile slalom, dönüşünde basketbol topuyla aynı parkuru tamamlama testi vardı.

8.60 saniye tam puan alınıyordu. Sıra bana geldiğinde kendimi son derece motive edip başladım ve parkuru 8.40 ile bitirmiştim ki kronometreyi tutan kadın öğretim görevlisi kronometreye erken bastım deyip sınavı tekrar yapmamı istedi.

Ben de kural gereği 2 kez yapılacak testin en iyi derecesi geçerli olacağını bilerek tekrar başladım ama top ayağımdan kaçmış ve motivasyonum da bozulmuştu.

Nasılsa ilk derecem iyi diyerek ağırdan aldım ve 11 saniye 45 salise ile bitirdim.

Hoca bunun geçerli olduğunu söyleyince çok kızdım ve salonda yüksek sesle itiraz edip ilk derecemin geçerli olmasını istedim.

Hoca tekrar erken bastığını ve bu dereceden daha iyi yapamayacağımı söyleyip beni göndermeye çalıştı, ben de “Yaptığınız sınav şekli doğru değil, insanların gelecekleri ile oynuyorsunuz. Sizin erken kronometreye basıp basmamanız ile bizler öğretmen, antrenör olacağız ya da olamayacağız. Sen erken de geç de bassan bu insanlar yeteneklerini sınıyorlar, bunu görmezlikten gelemezsiniz” dedim ve çantamı alıp sonraki parkura yöneldim.

aAkamdan diğer sınava giren adaylar “Doğru söylüyor, hakkımızı yedirmeyiz, bu saçmalık” deyince beni tekrar geri çağırdı ve kendine güveniyorsan bir kez daha dene dedi ve 3. kez aynı parkuru yaptım.

Bu sefer sessizlik ve pürdikkat herkes hocaya bakıyor, beni izliyorlardı.

Kadın hoca kronometreye bastığında yüzündeki ifade unutulmazdı.

8.40 ile aynı derece gelince yüksek sesle “Özür dilerim, sen haklıymışsın erken basmamışım. Çok iyi derece yaptın” dedi.

2. gün atletizm sınavı ve son gün futbol sınavlarından tam puan alıp başarılı olmuştum.

Bir ülkenin spor politikasında “Yetenek” kavramının önemini vurgulamak için kendi hayatımdan önemli bir kesit aktarmak istedim.

Kim bilir kimler o sınavlarda elendi ve ne meslek sahibi oldular bilinmez!

YETENEK SİZ-SİZNİZ oldular…

SPORDA YETENEK KAVRAMI

Yetenek… Belli bir alanda normalin üzerinde ancak henüz tam gelişmemiş özellikler bütünü ve buna sahip kişidir.

Zeka ile doğru orantılıdır. Yetenek seçimi ve eğitimi alanında yapılan çalışmalar spor pratiği yönünden yararlarını şöyle sıralayabiliriz.

Kişilerin daha kısa zamanda istenilen yüksek performansa ulaşmasını sağlar,

Üstün yetenekli sporcularla çalışan antrenörün çalışma etkinliği artar,

Yüksek performansa ulaşmak isteyen sporcuların sayısını ve rekabetini arttırır.

Sonuçta daha güçlü kadrolar oluşturulur, sporcunun kendine güveni artar.

Sporcuları seçen uzmanlar sporcuların çalışmalarının gözlemleyerekonlardaki istenmedik sapmaları zamanında belirleyerek gerekli önlemleri alır.

YETENEK TÜRLERİ

Statik Yetenek Kavramı: Sportif başarının kalıtımla belirlendiğini gelişmenin ise salgı bezleri gelişmesine bağlı olduğunu savunur.

Mükemmel sporcuların yaklaşık % 50 sinin çocukları da üstün sportif yeteneklere sahiptir. Ancak bunun aynı spor dalında olması gerekmez.

Yalnızca motorik özellikler kalıtım yoluyla geçebilir.

Başarı gelişiminin üst sınırları yine kalıtımla belirlenmektedir.

Öğrenim Teorisiyle İlgili Yetenek Anlayışı: İnsan hareketleri, duyu organları, sinir sistemi ve kaslar arasındaki fizyolojik ilişkilerin güçlenmesiyle amaca yönelik bir koordinasyon olarak ortaya çıkar.

Birçok kez tekrarlanmış olan hareketlerin otomatikleşmesi sağlanır.

Bu teoriye göre sportif yetenek belli bir sırada verilen uyaranlar sonucu oluşan şartlı reflekslere bağlı olarak gelişir.

Dinamik Yetenek Anlayışı: Spor yeteneğinin kalıtımsal özellikler ile çevre şartlarının sıkı ilişkisine dayandığı görüşünü savunurlar.

Yeteneğin bir yandan motorik ve ruhsal gelişmeye, kalıtımsal özelliklere, iç salgı bezlerinin gelişmesine ve diğer yandan da çevre ve toplum şartlarına bağlı olduğu söylenebilir.

YETENEKLİ SPORCULARIN ÖZELLİKLERİ

Antrenmanda daha başarılıdır.

Aynı kapsam ve büyüklükteki antrenman uyaranlarında büyük başarı elde eder.

Antrenmanda verilen yeni uyaranlara daha çabuk uyum sağlar.

Daha çabuk öğrenir.

Daha önce edindiği deneyimleri yaratıcı bir şekilde başarısını arttırmak için kullanır.

Kendine verilen zor görevleri bile başarıyla yerine getirir ve sorunları yaratıcı ve orijinal bir biçimde çözer.

Performansı gittikçe yükselir.

Kendisini spora adar, çalışkan ve hırslıdır.

Stres altında bile doğru değerlendirme yapar.

Riski göze alabilir.

Başarısızlıklar karşısında gücünü kaybetmez, bunu bir motivasyon şekline dönüştürür.

YETENEK SEÇİMİ

DOĞAL SEÇİM: Bu seçimde kişi ya tesadüfen seçilir yada başka bir spor dalında başarılı olmayacağını anlayarak branş değiştirmesi şeklinde Antrenör yada öğretmenin karşısına gelir.

BİLİMSEL SEÇİM: Spor bilim adamlarının yardımıyla yapılan bilimsel testlerle yetenekli kişilerin kendilerine en uygun spor dalına yöneltilmesi sağlanır.

Şimdilerde genç yetenek adayları sosyal medya içerikli paylaşımlarla markalı forma ve ayakkabılarla yaptıkları hareketleri görselleştirerek yeteneklerini sergiler oldular.

Özgüven de patlama oldu ama kalite her geçen gün geriye doğru gidiyor.

Yetenek seçimleri yapılsa da ailelere büyük görevler düşüyor, çocuklarını okullardaki öğretmenlerin ve antrenörlerin gözetiminde yetenek havuzlarına yönlendirmeliler.

Her branşta olduğu gibi, futbol da iyi futbolcuyla oynanır…